...
Başlık : SFENKS         
Yazar : Betül İğdeli

                 Sfenks, Yunan mitolojisinde, kafası koç, kuş veya insan, gövdesi ise uzanan bir aslan şeklini alan kötü şansın sembolü olan bir şeytandır.  İlk önce Eski Mısır Piramitlerindeki heykellerde rastlanan sfenks, efsanevi bir yaratıktır. Gövdesi oturarak uzanmış bir aslandır ve kafası genellikle bir firavunun kafası şeklindedir. Aslanlar, güneş ile bağlantıları nedeniyle antik Mısırlılar tarafından kutsal hayvan sayılırlar. Antik Mısırlıların heykele ne ad verdikleri bilinmemektedir. Giza’ da ki bulunan  Sfenks' e Arapça verilen isim, Ebu el-Hôl, "Dehşetin Babası" anlamına gelmektedir.

            Hera ya da Ares tarafından anavatanı Etiyopya'dan alınan Sfenks, Thebes' in dışına oturtulur. Yoldan gelip geçenlere ünlü bulmacayı sorması emredilir. Canavar Sfenks de yoldan geçenleri durdurarak onlara bu bilmeceyi sorar, çözemeyenleri boğarak öldürür ve oracıkta yer. Sfenksin karşısına Oidipus çıkınca Sfenks ona da aynı bilmeceyi sorar: "Hangi varlık sabah dört ayak üstünde, öğlen iki ayak üstünde ve akşam üç ayak üstünde yürür?" Oedipus bulmacayı çözer: "O yaratık insandır. Çünkü insan bebekliğinde ellerini de ayak gibi kullanarak dört ayak üzerinde emekler, yetişkin halinde iki ayak üzerinde yürür ama yaşlandığında yürüyebilmek için bir de baston kullanır yani üç ayaklı olur." Yenildiğini anlayan Sfenks kendini yüksek bir kayalıktan atar ve ölür.

          İnsanlarımızı uykuda yakalayarak yutan deprem, insanlarımızı boğan seller ve doğamızı katleden yangınlar, insanlığı kırıp geçiren salgınlar kısacası tüm afetler de bizim Sfenksimizdir. Sfenksin bilmecesinin çözümsüzlüğü, çağdaş İnsanın nasıl yaşaması gerektiğini bilememesindendir.   Adam Smith’in gizli elinin büyüsüne kapılanlar, on birinci yüzyılda insanın mutlu olmasının yollarını anlatan “Kutadgu Bilig” öğretisini unutmuşlardır. Aynı zamanda siyasetname özelliği taşıyan bu kitap, okuyana kutlu olmaları için yol göstermek isterken devlet adamlarında da bulunması gereken özellikleri, sembolik kişilerle aktaran alegorik bir yapıttır.

         Ölen insanlarımızın yakınları için hiçbir tesellimiz olamaz.  Ülkemiz, en değerli hazinesi beşerî sermayesi olan yetişmiş insan gücünü kaybetse de; 2023 yılında da küllerinden yeniden doğacaktır. Masallarda kendini aramanın sembolü olarak betimlenen, küllerinden doğduğu söylenen Kaf dağında yaşayan efsanevi Simurg, kendisinin uzakta olmadığını, çok yakınında yani kendi içinde olduğunu anlatmaktadır. Türkçe olarak Zümrüt-ü Anka, Hüma kuşu olarak da anılmaktadır.

         Bu kendini bilme, kendinden emin olma durumu da başkalaşım geçirerek ya da ölerek yeniden doğuşu, uyanmayı, aydınlanmayı simgeler. Efsanede  Kaf Dağı'na ulaşmak için 300 kuş yola çıkar. Yollar dağların aralarındaki zorlu sapaklara ayrılmaktadır. Kuşlardan ancak 30 tanesi sağ kalabilecektir. Diğer kuşlar çeşitli sapaklara girerek kaybolurlar (sapaklar kıskançlık, hırs, kibir gibi duyguları içermektedir).

Bu 30 kuş yoldan şaşmadan Kaf Dağı'na varır ancak Simurg karşılarında yoktur. Oysa Simurg bu 30 kuşun ta kendisidir ve tüyleri bütün bu kuşların renginden gelmektedir. Kısaca Simurg diğer kuşlar ve 30 kuş için de  her şeye rağmen yeniden doğuşu sembolize etmektedir. Son afetlerde sivil toplum gönüllülerinin ve yöre halkının da Simurg’u oluşturması dileğiyle.

 

                     

Sayfa : 22