...
Başlık : İKİNCİ EL
Yazar : Ü.Gülsüm Bülbül

İçimizdeki, dışımızdaki tüm taşlar yerinden oynadı. Yeniden, her şey yeniden gerekliydi.

Yeni bir yaşam.
Çadırın önüne kocaman bir kamyon geldi.
kutularladoluydu. İlk kutuyu açtı.
Pek çok kitap vardı. Sevinçlendi.
İlkkitabı eline aldı, başlığına baktı.
“Bakliyat Tohumu Zararlıları ile
Mücadele Yöntemleri” yazıyordu.
Bir yanlışlık olduğunu düşündü.
Diğer kitabı çıkardı. “Cinsel Yaşam,
Sorunlar ve Çözümler” el kitabıydı.
Kutuların içindekini merak eden
Çocuklar etrafını sardı.
Üçüncükitabı çıkarmadı.
      

Yeni bir yaşam.
Elbise dolabının kapakları ayna.
Önce kendini süzdü, eşarbını çıkardı.
Saçlarını parmaklarıyla taradı.
Gözünün önünden ardına attı.
Geçmiş ardındaydı.

                               İçi giysi dolu başka bir araba yanında
                              durdu. Torbaları indirdi başka şehirden
                              gelen gönüllüler. Vicdanları rahat, mutlu
                              döndüler. Pek çok çocuğun yoklukları
                              dolacaktı. Etrafındaydı çocuklar, ilk
                               torbayı açtığında. İçinden bir bikini çıktı
                               boylu boyunca. Oğlan çocuğu kaptı kaçtı.
                               Sutyen elinde gülüyordu.
                              Yine “Yanlışlık olmalı” diye düşündü.

Sürdü elbise dolabının kapağını.
İçerden lavanta kokusu.
Annesinin çekmecedeki küçük bez
torbası. Askıda sıra sıra elbiseler.
Abla kırmızısı, abi mavisi, kardeş
turuncusu ve baba kahverengisi.
Gözleri yeniye, yeniliğe döndü.
Seçti mavi bluzu, kolları danteldi.

“İkinci el” dedi yandaki görevli.
Son gelen kamyon çok süslüydü.
Önünde
gönderenlerin bez afişi vardı.
Ardında son model arabadan saçları
uzun, sarışın güzel bir kadın çıktı.
“Çocuklara oyuncak ve yaş pasta getirdik” dedi.
Oyuncak kolisini açtı.
Kolu, bacağı kopuk bir bebek yere düştü.
Kimse bakmadı. Pastayı kapan yakınlarının
Çadırına gitti. Aradan bir süre geçti.
Bütün çocuklar bitlendi.
Oraya kimse su getirmemişti.

            Üzülmedi. Giysiler temiz ve güzeldi.
            “Önümüz kış, bir botum olmalı” dedi
             Raftaki siyah cilalıyı seçti. Kırk bir numara.
             Giydi, uzun bir yolculuğa çıkıyordu.
             Genç, yakışıklı ve umutluydu.
             Yolda sağ teki ayağını vurdu.
             Elini botun arkasına koydu.
             Katlanmış bir kâğıt bu acıyı veriyordu.
             Kâğıdı aldı, açtı.
             On yedi ağustos bin dokuz yüz doksan dokuz.
            “Anne az sonra geliyorum.” “Deniz” yazıyordu.

Kızı ve yeğeni palyaço giysilerini giydi.
Makyajını özenle yaptı. Sahne düzenlendi.
Plastik sandalyeler yan yana sıralandı.
Başladı. Çocuklar alana koştu.
Bir yardım kamyonu daha geldi.
O
çocuk sesi duymadı.
Koştu, koştu, koştu...

On yıl önce, on yıl sonra hâlâ ikinci el işlerle, eşyalarla…
Yitirdiklerini yerine koyamadı. Yorgun, umutsuz ve pişmandı.
“Bu yaştan sonra biraz da kendime dönmeliyim” dedi.
“İkinci El Eşler” yazan kapıdan çıktı.

‘17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’n sonra yazdığım ve “Mercan Öyküleri” kitabımdan bu öykü. 14 Şubat Dünya Öykü Günü bu yıl da böyle anılsın dedim.

Sayfa : 13