Nihan Kaya Dosyası-Deneme,öykü,ve şiirler...

Yine bir yaz mevsimini ardımızda bıraktık. Sıcaklığını her anlamda içimizde hissettiğimiz bir yaz yaşattı bize 2023. Kavurucu güneş nefes aldırmadan tenimizi yakarken, cumhuriyetimizin yüzüncü yılında kadın sporcularımızın pek çok branşta elde ettiği başarılar kalbimizde sönmeye yüz tutan duyguları ateşledi. ...

Nihan Kaya, kurmaca eserleri kadar edebiyat, psikoloji ve estetik teori üzerine yazdıklarıyla da biliniyor.1 Ağustos 1979'da dünyaya geldi. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden 2001 yılında mezun oldu...

 Ben sizi İyi Aile Yoktur kitabınızla tanıdım. Sonra diğerleri geldi. Psikoloji üzerine yazdığınız kitapların yanı sıra kurmaca edebi eserleriniz de var. Sizde anlatma isteği doğuran öncelikli alan hangisiydi?...

Ama Sizden Değilim” Nihan Kaya’nın ikinci öykü kitabı. Kitap on dört öyküden oluşmakta. Bu öykülerden bir kısmı birbirinden bağımsız, bir kısmı da aynı sokakta ama farklı evlerde geçen öyküler. .....

Kaya’nın eserinin ilk sayfasında karşımıza çıkan, “Kimseye onun putuna tapacağıma dair bir söz vermedim ben” cümlesiyle, inançlar, putlar, kurbanlar üzerine ciddi bir sorgulama yapan bir kitapla ...

Tüm kutsal kitaplar, masallar, mitolojik öyküler, destanlar ve gerçek öykülerimizde yer alan halk kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan elma, başlangıçtaki önemini hiç azaltmadan günümüze kadar geldi....

Aldığı önlemlerin enflasyona çare olmadığını gören ve korkunç fiyat artışlarını tüccarların açgözlülüğüne bağlayan Diocletianus, Roma İmparatorluğu’nda Dörtlü Yönetim’in (Tetrarşi) hüküm sürdüğü 301 yılında hazırladığı ünlü “Edictum de Pretiis Rerum Venalium” (Fiyatların En Üst Sınırına İlişkin Kararname) ile, 1000 civarında mal ve hizmetin tavan fiyatını sabitledi. ...

“Bak Mariya, senin çizgilerin sıradan insanların çizgileri değil, hiç resim eğitimi almamış birinin ışığı ve nesnelerin birbirinden uzaklığını yani perspektifi bu şekilde kullanması olağanüstü bir yeteneğin göstergesi, yani sen doğuştan ressamsın...

Sezin, el bebek gül bebek büyütülmüştü. Dokunsan yaldızları eline bulaşacak bir kelebek gibi naifti. Çevresinde kaç delikanlı ona tutkundu kim bilir? Bunlardan biri de komşularının oğlu Ziya’ydı. ...

Orhan hafif dalgalı saçlarının sık ve uzun olmasıyla gurur duyar, etrafındakilerin dökülerek açılmış saçlarına bakar, açık etmemeye çalıştığı espri anlayışıyla iki elinin parmaklarını tarak gibi kullanarak saçlarından geçirir...

Ev işleri alışılmış yaptıklarıydı. Asıl onun canını sıkan eşinin ilgisiz tavırlarıydı. Mesut’un kendisiyle ......

Ne söyleyebilirdi ki? ...

İLHAM Oturup bir roman yazabilirim; Misal, 1982 yazında İstanbul’da başlatıp; 1972 yazında Ankara’da bitirebilirim. (İmparatorluğun Son Asrı’ndan Cumhuriyetin İlk Yüzyılı’na)...

Kaldırım taşlarının aralarında oluşan çizgileri her zaman olduğu gibi atlaya atlaya yürüdü. Kuşluk vaktini çoktan geçmiş güneş tam tepeye yaklaşmıştı. Adımlarını derzlere basmamak üzere ayarlamaya çalışırken......

Ben ona elmas’ım dedim. O bana Amasya elma’sı/ Elmas ile Elma’nın hikâyesi böyle başladı…...

susma… susma mayınlı sahamın pim’siz bombası kan kardeşim, can yoldaşım ah kalbim! sen ki; hiç ihanete yeltenmedin...

insanlıktan nasibini almamış biri/ itti/ yirminci kattan bir kelebeği...

sabah güneşi gibi/ serin bir ışıltıyla bakan/ gözbebeklerini/ sevdiğim gibi/ seni seviyorum...

Neydi? imgesini arayan sözcüklerimin derdi, yok mu? o deniz, ah o deniz, yosun, iyot ve müebbet sensizlik kokan......

sessiz bir anlaşma var mahallede/ o gelince/ çekilir kenara bütün kediler/ sus pus çöker olduğu yere/ en asi olanı bile/ başını önüne eğer......

Kalbin atışı, İnsana hayat mı getirir Ölüm mü? Normal insana hayat Anormal’e, Belki ölüm, belki hayat…...