...
Başlık : ZALİM M
Yazar : Emine Aydoğdu

Günlerden Cumartesi. Onbeş yaşına girdiği günü takip eden hafta sonuydu. Tatil. Hafta içi herkes için okul zamanı. Bir öğretmen iki öğrenci birlikte yaşıyorlar. Aynı ana ve babadan doğmuş kardeşler. İki kız, bir erkek. Kızlar öğrenci. Erkek öğretmen. O da yeni mezun. Kahvaltı yapıyorlar.

Erkenden kalkıp çayı demlemişti. Her sabah yaptığı gibi. Evin bütün ağır işlerini E yapıyordu. Bir bardak çayı henüz içmişti ki Zalim M tarafından tabağına yeşil bir biber kondu. Serçe parmağının yarısı kadardı. E, hayret dolu gözlerlerle bu nedir demeye kalmadan. “Hani sinemaya gitmek istiyordun ya, bunu yersen istediğin filme götüreceğim.” E sevinç içinde biberi ağzına attı. Dişleri bibere değer değmez ağzına acı yayıldı. Şaşkınlığını bastırmaya çalıştı. Bu kadar acı olacağını tahmin etmemişti. Yanaklarından süzülen yaşlara aldırmadan biberi çiğniyordu. Ağzı alev almış gibi acıdan yanıyordu. Zalim M’nin gözlerine bakarak yutkunmaya çalışıyordu. Zalim M: “Aferin çok dayanıklısın. Sen ikinciyi de yersin” diyerek tabağına ikinci bir biber daha bıraktı. E, keskin tırnaklarını, masanın altında birbirine yapıştırdığı bacaklarına geçirmişti. Kendince acıya karşı direnç oluşturuyordu.

Uçlarına kan bulaşmış parmaklarıyla ikinci bibere uzanırken: “Tamam yiyeceğim; ama sen de sözünde duracaksın.”

Biberi ağzında çiğnemeye başladığında, Zalim M, E’nin yanaklarından süzülen yaşlara bakıp kahkaha atıyordu. O esnada E’nin aklına bir fikir geldi. “Ne kadar hızlı çiğnersem, o kadar az acı hissederim.” Hızlı hızlı çiğnemeye, daha hızlı, daha hızlı, çiğnemeye devam etti.

Zalim M: “Amma inatçısın; bir film uğruna kendini öldüreceksin.” O sırada E, burnunu ve yanaklarını gömleğinin koluyla siliyordu. Keten iyice ıslanmıştı. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor, acıyı nasıl geçireceğini bilmiyordu. Dayanamadı. Soluya soluya masadan kalktı. Koşarak banyoya gitti. Musluğu sonuna kadar açıp ağzını yıkadı, yıkadı, yıkadı. Acı bir türlü geçmiyordu. Damakları dili, boğazı, midesi, hepsi zincirleme yanıyordu.

Acı içinde sandalyeye oturdu. İki eliyle ağzını burnunu kapatmış, arka arkaya nefes alıp veriyordu. Zalim M: “Bahsi kaybettin. Masadan kalkmayacaktın.” Ne bahsi diyecekti ki diyemedi. Dili ağzında dönmüyordu.

Hiçbirşey söylemedi. Sustu. Belki de söyleyeceklerini susarak söylüyordu. Gözlerindeki şaşkınlık ifadesi, boğazındaki acı gibi büyüyordu. Zalim M gözlerine bakınca: “Öyle bakma bana. Şaka, şaka yaptım. Götüreceğim.”

Ne zaman, diye sormadı.

Zalim M, sözünü tutmadı.

Sayfa : 15