...
Başlık : MACİDE HANIM’IN GECE HAYALLERİ
Yazar : ​​​​​​​GÜLÇİN GÜRÜZ

Mesude’nin annesi Macide Hanım, kocası ölünce oturmak için kızının çatı katını seçti. Kızı, antika konsolu, koltukları ve avizeleri değerlendirmek için tanıdığı eskiciyi aradı. Eskiciler eşyaların üzerine üşüştüler. Geriye sadece aile tablolarıyla, Macide Hanım’ın seksen yıllık arkadaşı olan piyanosu kaldı. Kızı onu rastgele birilerine veremedi. Macide Hanım, piyanonun sararmış tuşları üzerinde, zayıf elleriyle gitti geldi bir süre. Mesude annesinden duymaya alıştığı, Moonlight Sonatı’nı boşuna bekledi. Piyano akortsuz sesiyle, bu kez kırık bir hayat öyküsünü anlatmaktaydı, sahibine ve altmış yılını geçirdiği eve dair. Annesini avutmak için ‘’ Sevgili arkadaşını, onu anlayacak birine vereceğim, söz anne,’’ dedi kızı. İhtiyar kadın içini çekti, boşalmış salonun kapısına yürüdü, ağlamadı. Yüzünü buruşturdu bir an, sonra arkasını döndü ve geriye bir daha hiç bakmadan, çıktı salondan. Altmış yıllık yaşamını bıraktığı evin kapısından, kızının kolunda son kez geçerken, hafifçe sendeledi.

Çatı katına hazırlanan yatağını şikayet etmeden kabullendi. Penceresinden damlar, bacalar ve bulutlardan başka bir şey gözükmüyordu. Aile fotoğraflarını odasına astırmıştı. Bir onlar kalmıştı etrafında bildik, bir de penceresinin önüne gelen kuşlar. Ömrünü geçirdiği eski evinde hiç olmazsa, kapısını çalan komşuları, manav, bakkal gibi aşina yüzler vardı. Bir de oturup sokağı izlediği penceresi.

Kızı öyle yoğun çalışıyordu ki annesiyle ilgilenmeye çokça zamanı yoktu. Oysa ki, ömrü boyunca, kızının dertlerine ortak olmuş, varını yoğunu kızının avucuna vermişti. Kızının ilgilendiği sadece, yediği içtiği ve ilaçlarıydı.

Çatı katına alışmakta pek zorluk çekmedi. Günde bir veya iki kez inip çıktığı merdivenleri dert etmiyor, günlük sporum diyordu. Macide Hanım’ın bir süredir eğlencesi gece hayalleriydi. Bir de kızının evine taşındığından beri, sabahlarını paylaştığı yeni dostları, kuşlar. Ekmek kırıntılarına üşüşen kuşlarına Tombul ve Süslü diye isimler takmıştı. Sabahları kuşlarıyla oyalanıyordu ama akşamları başka bir uğraşı vardı Macide Hanım’ın. Özlemini çektiği sohbetler için günbatımını bekliyordu. Yatağının başucunda asılı duran çerçeveden hop diye odaya atlıyordu kocası. Üniforması ile yatağının ucuna oturuyordu. Macide Hanım, aklında, yüreğinde ne varsa anlatıyordu. Sabaha karşı usulca duvardaki yerine dönüyordu kocası. İşte ancak o vakit başını yastığa bırakıyor, gözlerini yumuyor ve yeni güne hazırlanıyordu. Hayat ve aşk onun için hep uzun bir bekleyiş olmuştu. Sevgilisi cephelerden mektup yollayan, başucundaki resimdi. Hep çerçeveden çıkarak onu kollarına alan bir genç adam, kulağına gelen kalp atışları, yarım kalan bir rüya gibi, doyulmamış eksik bir tat…

Yaseminlerin pıtır pıtır açmaya başladığı mayıs sonu, hırsız bir kedi gibi sessizce geldi ölüm… Binbaşının hayali, kocaman yaldızlı çerçeveden son kez yatağının ucuna indiğinde Macide Hanım’ı bu kez dinlemiyor, ellerini tutuyordu yavaşça, sonra onu kollarına alıp, göğsüne çekiyordu. Macide Hanım son uykusundaydı. Hayallerle gerçeğin arasında gidip geldiği gibi, içinde dalga dalga kabaran derin sulara bırakmış gibiydi kendini.

Güne ait kuşlar gri, beyaz kanatlarıyla pencerenin pervazında Macide Hanım’ı bekliyordu.                                                                      

                                                               25/09/2022/Bodrum

 

GÜLÇİN GÜRÜZ KİMDİR?

08/05/1965 yılında İstanbul’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Daha sonra AFS vasıtası ile yabancı dil eğitimi için ABD nin Florida eyaletine gittim. Döndükten sonra aile şirketimizin finans ve kambiyo bölümlerinde çalıştım. Emekli olduktan sonra bir eğitim kurumunun on dört yıl kütüphane sorumluluğunun ardından İstanbul’dan ayrılıp, Bodrum’a yerleştim. Halen Sn. Aydın Şimşek’in yönetiminde yazarlık atölyelerine devam etmekteyim. Öyküler yazıyorum. Evli ve bir çocuk annesiyim.

 

 

 

Sayfa : 18