...
Başlık : Yaz Bitti
Yazar : Zerrin Taşpınar

 

Dalgın bir kırlangıçtı annem

uçmayı öğretmedi bize

yaz bitti…

yaz bitti…Kendine dönük bir bıçağı

bileyerek bitti yaz…Usulca soldu iskele

üşüyen sulara bıraktım bedenimi

dedim ki aşk, bir kez daha

fırlatıp kıyıya attı dudağımdaki tuzu emerek

sessizce yalvararak içine çekti sonra.

Ah! Bir deniz kızı olsam

bir mercan ada

mavi bir yelkenli

kimseler anlayamıyacak bu ilişkinin

bende çoğalttığı kederi

Her sabah nar ağacından öten bülbülü anlattım ona

sözcüklerimi sorgulayan kül rengi kuşunu akşamüstlerinin

asmanın bu yıl üzüm vermediğini anlattım

dalgaları dinlediğim geceleri, herkesten gizli.

Kumsalı avuçlayıp okyanusu tanıdığımı anlattım

bir denizatıyla yaşadığım düşünsel serüveni

güneşin tenimde nasıl dolaştığını ve unutturduğunu yalnızlığımı

dağların ucuna konup konup kalkan bulutu anlattım

O bana ne ölüm oruçlarında kalan ömrümü sordu, ne kirli savaşı

ne de askere alınan oğluma getirdi sözü

erken inen bir yaz gibisin dedi yalnızca

sıcak saçlarındaki siyahı solduracak

ve tuttuğun yas yakışacak yüzüne…

Yaz bitti, dedi, oturduğu taştan hafifçe doğrularak

günlerdir bize yol gösteren ezgi

göçmen bir kuşun kanadında Kumsal

sensizliği yaşamaya başladı çoktan

Yaz bitti, dedi, incecik dildi domatesleri beyaz tabağa

peynir ve yeşil biber ve mavi bir hüzün

uzakta, çok uzakta ağlarınıatan balıkçılar

ve gözyaşının yalnızlık olduğu dünya.

Yaz bitti, dedi, az önce yaktığı ateşte ısıttı ekmekler

bir çağ kapandı sanki…Ürperen akşam

suskunluk olup kondu dudaklarına

yaz bitti, dedi, kalbim seninle çarparken yaz yaz bitti…

O gece ağlarını onardı balıkçılar

sarı ışığında fenerlerin

teknelerini yıkayıp parlattılar

sandalcılar yakamozlar astı küreklerine

hep birlikte açık denizlere gittiler

silmek için çapalarına dolanan pası.

O gece bir bekleyişti ömrümüz

uzun , sakin, umutla berkitilmiş.

Dağ koyaklarından getirilmiş ,taze

sütleri içtik ve eski ağılların

çıngırak seslerini doldurduk ceplerimize.

Çıkıp geldi Homeros, yorgun

ak bir ihtiyar, dayanmış asasına

aşkı ne yaptınız diye sordu

hangi küle kardınız günlük kokulu aşkı.

Yanıt bile beklemeden yürüyüp gitti.

Baktık ki ayak izlerinde ay

öpüşüp duruyor denizle.

Sen yokken, denizin başladığı yerden doğardı güneş

kumları yıkardı, gümüş oyuncaklar salardı suya.

Dağlara çekilirdi sonra ve rüzgar

susam ve sakız kokularını karıştırırdı birbirine.

Çocuklar uyurdu serin uykularda, lacivert bir dinginlikti akşam

kıyıda ateşler yakmazdım, bir şiir sokulmazdı düşüncelerime

rastgele derdim balıkçılara, sabrınız bol, ağlarınız dolu olsun

yalnızlık kardeşimdi hüzün nehir yatağındaki zakkum.

Şimdi ben, düşlerimde balığa çıkıyorum her gece

her gece bir sardunya sararıp düşüyor, her yolcu

yüreğimi ağrıtıyor biraz. Bir kırlangıç sesimi tırmalıyor durmadan

yaz bitti, diyor, kalbim seninle çarparken bitti yaz…

Günün ilk sesi, gecenin son iç çekişiydi

sevgiden doğmuştu aydınlık, harlı ateşten sıcacık kül.

Dağ gerindi, asfalt anımsadı uzun bir yol olduğunu

usulca sallandı tekneler, gözlerini açtı orman

bir saklı liman usulca çıktı yeryüzüne

Ötede Hadrianus parlak giysilerinden soyunuk

kılıçsız, kalkansız, bir kemerdi herkesin unuttuğu

Yaz bitti, dedi.Tarihte, tanrıların geri çekildiği

insanın tek başına direndiği o benzersiz an’ı yakala

yüreğinle tut zamanın en masum saatini.

Az sonra Roma’ya yerleşecek yoksul İsa

ilk mermi fırlayacak kovanından

ilk kan, bir destan gibi sunulacak

ve okşanacak bir altınla barbarlığımız.

Yaz bitti, dedi, kalbim seninle çarparken bitti yaz…

Ötede Hadrianus, kırallığını aşmış bir bilici

barışın titrek ışıklarına bakarak

gözleri açık gitti ölüme ve yaz bitti…

Anladıkve acıdan kır düştü saçlarımıza

denizin üstünde kalkan tülsü bulutu örtündü köy

korsanların kutsal tapınağına çevirdi yüzünü

yıkılan seralardan, bozulan meyve bahçelerinden

yükselen ağıtı duymadı hiç.

Yaz bitti… kendine dönük bir bıçağı

bileyerek bitti yaz…usulca soldu iskele

Kıyıdan el salladık beyaz bir gemiye

gemi gülümsedi. Ne top atışı, ne bir bayrak, ne isim

anladık bir dosta veda ettiğimizi…

Sayfa : 16