...
Başlık : Nilüfer Uçar: çağdaş şiirimizde bir usta kalem
Yazar : Sami Aydoğan

         Çiçekleri derleseniz, kır çiçeklerini, bir vazo içindeki suya koymak yerine bir kadının düşüncesi kadar ince ellerine tutuştursanız, bir söz söylemesine gerek kalmadan size sevgiyle bakan gözlerinden okuyacağınız mutluluktur “Nilüfer mevsimi”. Bu dizelerle bize beşinci mevsim getiriyor “Nilüfer Mevsimi”. Kimi Ilgaz’dan derlenmiş, kimi, Erciyes’ten, Toroslar’dan, Amanos’tan derlenmiş bir tutam dizedir getirdiği.  Bir de suda açan kırmızı nilüferlere ne demeli? Yeşilırmak’ın, Kızılırmak’ın, Göksu’nun, ikiz kardeş gibi salınıp sınırları aşan Fırat ile Dicle’nin sularının damar damar sızıp küçücük bir kitabın sayfalarında biriken gölcüklerde açan nilüfer kokulu dizelere…

     Adı kadar ince ruhlu Nilüfer öğretmenim bu dizeleri torununa ördüğü bir yeleğin gözeneklerine döktüğü göz nuru gibi işlemiş. Baharı, çocuğu, yurdu ve insanı sevmeyi ve kardeşçe yaşamayı betimleyen şiirleriyle gürül gürül akan bir nehir çağıltısı yayıyor algılarımıza.  Çağdaş şiirimize sunduğu incelik, anlam ve imge yüklü dizeler bizi mayıs esintisi gibi sarmalıyor, farkına varmadan içine dalıp da çıkamadığımız bir şiir dünyasına sokuyor.
     Mevsim eylülle başlıyor bu seçkide: /eylüldü günlerin hal ve gidişi/…./ sevincine bilet kestiğim ceylanım/ . Doğru ya ‘sevincimize bilet kesilmişti’, hazan başında öksüz kaldık. Eylüle göndermeyle yok olmayan cevher art arda geliyor: / umut gelecek bekler / bağdaş kuran yaşamda/ /kırmızıya sevdalı / ana kumanda merkezi / susma…/ Susacak gibi değil bu çağıltı, bırakmıyor okuyanı. Menekşeler, sümbüller hemen boy vermeye başlıyor ilk sayfalarda: /hercaî değildin, sümbül olup boyun eğdin/. Sonra /ıhlamur kokulu evler / boy gösteriyor ilerledikçe şiirin adımı, saçlarını yalarken dize esintileri. Hani torunların kağıt uçakları yakınınızdan geçerken bir esinti hissettirir ya yüzünüzde, işte o esinti.  Belki evlerin duvarlarına yazılmamıştır kırmızı boyayla özlemler, belki de yazılmıştır ancak eylül rüzgârı yalayıp geçmiştir rengini, geçmiştir geçmesine ama o dik başlar hep göğü taramıştır mavi gözleriyle: /asiliğin şah damarı / sır küpünde geleceğini arar/.
     Dağı aşıktır ülkemin ovalarına, ovanın yüzü de rengarenktir: / dağ dil döker ovanın çiçekli yüzüne/.
     Hangi çocuk annesine aşık değildir ki, sevgisine annenin, cömertliğine yüreğinin? /canından can beslerdin, ellerin bereket köpüğünde/. Anne işler yürekte büyüyen sevdayı. /nakış nakış işledin yüreğimizin ince perdesini/ /düşüncelerin umut bekçisi’dir/ mevsim.
     Nelerin doğru, nelerin yanlış olduğunun da dökümüdür dizeleri Uçar’ın: / toplamında ben yoktum, sen yoktun/ eksile eksile bir ben kaldım / çarpımı ağır geldi / bu bir hesabın provasıydı/.
     Biraz kişisel ama daha çok yıkılan hazanın, duyulan ritmik adımların, geride kalan dikdörtgen şekilli ayak izlerinin hesabıdır bu.
     Ve doğaldır ki aşkın derin izleri gösterir tüm sayfalarda kendini, aşk bir kuytu arar filizlenecek: /tüm şiirler sana dökülsün diye / yürekte imge, bakışta iz kalsın diye / sığındım dibi aynalı nehrin gölgesine/.  Nehirler ki Kızılırmak’ım gibi coşkulu, derin, duru bir yay çizer, kıraç topraklarımın ortasına. 
     Direnci, sabrı ve aşkı soluyacaksınız sevgili Uçar’ın Nilüfer Mevsimi’nde.
     Bu çağdaş, günceli, yakın geçmişi ve aşkı harmanlayan dizeleri okuyucuları olan bizlere kazandırdığı için Nilüfer Uçar öğretmene teşekkür borçluyuz.

                                                                           (Nisan 2023, Ankara

   KAYNAK:
 
Hayal yayınları, Şiir Dizisi, 176, Ocak 2021, Nilüfer Uçar

 

 

 

 

 

 

 

Sayfa : 17