...
Başlık : KENDİNİ BİL YA DA BİLME
Yazar : Mahmut Arslan

Geçen gün kitapçıda gördüğüm bir felsefe  kitabının arka kapağında “Kendini bil” yazıyordu. Antik çağlarda Delfoi tapınağının kapısında böyle yazarmış. İnsanlar geleceklerini öğrenmek yani kehanetleri duymak için Apollon tapınağına doluşurmuş. Oysa ben yakın zamana kadar geleceğimi değil geçmişimi merak ediyordum.

Aylardır hayatım kendimi bilip bilmemek üzerine kurulu. Trafik kazasından sonra kafa travmasına bağlı derin hafıza kaybına uğradım. Beynimde kendimle ve geçmişimle ilgili hiçbir şey yok ama geçmişte öğrenmiş olduğum birçok şey de var.  Bulunduğum otomobil yanmış. Bütün belgelerim yok olmuş. Otomobilin sürücüsü ve içinde benden başka tek yolcu olan sürücünün eşi de kazada ölmüş. Onların yakınları ne beni tanıdı ne de ben onları. Belki de kısa bir mesafe için beni arabalarına almış hiç tanımadığım insanlardı. Evim Ankara’da mı yoksa buraya seyahat amacıyla mı geldim bilmiyorum. Hastaneden sonra üzerimde hiç param ve de kalacak yerim olmadığı için bir kadın sığınma evine yerleştirdiler. Üzerimdeki markalı giysiler ve bazı altın takılarımdan yola çıkarak varlıklı bir kadın olduğumu tahmin ediyorum. Altınlarımı bozdurdum da bir miktar nakit param oldu. Parmağımda  alyansım yoktu, evli miyim bekar mıyım dul muyum bilmiyorum.

Kendimle ilgili bildiğim tek şey aynada gördüğüm görüntüm. Elli beşlerinde belki biraz daha fazla orta yaşlı bir kadın, ortalama Türk kadınına göre boylu posluyum. Uzun siyah ve hafif kırlaşmış saçlarım, uzun bir yüzüm, kara kaşlarım ve gözlerimle hemşirelerin dediğine göre hâlâ güzel bir kadınım. Bana çok sevdiği ablasının ismi olan Aydan ismini veren sıcak kanlı Güler Hemşire bir gün aynada kendimi incelediğimi görünce “kız Aydan abla iyi ki de geçmişini hatırlamıyorsun, bak hâlâ çok güzelsin, otuz yıllık kocanı bulup da ne yapacaksın, elini sallasan ellisi valla” demişti. Gülmüştük birlikte. Acaba bir kocam olmuş muydu ki?

Geçmişimi ve kim olduğumu ve hatta adımı bile hatırlamıyorum ama ileri derecede İngilizce, finansal analiz ve muhasebe bilgisine sahibim. Düşük ücretle de olsa bir mali müşavirlik firmasında hemen iş buldum bile. Mahkeme kararı ile geçici kimliğim var. Gerçek kimliğimi hatırladığımda ya da bulunduğunda iptal edilecekmiş. Hiç bir eğitim belgem ve diplomam yok yani resmen ilkokul mezunu bile değilim ama bildiklerime bakılırsa yüksek öğrenim görmüş hatta yurt dışı görmüş biri olmam lazım. Yoksa bu akıcı İngilizce’yi nasıl biliyorum? İşten arta kalan zamanlarda özel dil dersleri de vermeye başladım. Eminim gerçek kimliğimle şimdi ayda kazandığımın on katını kazanabiliyordum. Kaymakamlık ve sosyal hizmetler gerçek kimliğim ortaya çıkana kadar bir yıl sığınma evinde kalma kararı çıkardılar. En azından bir yıl kira ve mutfak parası derdim yok.

Her sabah uyandığımda geçmişimi ve kim olduğumu hatırlamaya çalışıyorum. Doktorum bunu düzenli olarak yapmamı ve bir gün aniden herşeyi hatırlayabileceğimi söyledi. Son zamanlarda bölük pörçük bazı görüntüler geliyor gözümün önüne. Bana çok benzeyen ama benden yaşlı görünen bir erkek ve yine bana benzeyen bir kız çocuğu. Adam belki babam ya da ağabeyim olabilir. Kız çocuk kim bilmiyorum. Hastanede yapılan ultrasonda rahmin yok dediler, doğuştan yok ya da ameliyatla alınmış olabilir. Doğum izi de sezaryen izi de yok yani çocuğum olmadığı kesin. Belki çok mutlu bir çocukluğum ve de mutlu bir evliliğim vardı. Belki sevdiklerim dört gözle beni bekliyorlar. Ama bir yandan da ya tersiyse diye düşünüyorum. Ya çocukken taciz edilmiş ve travmalar yaşamış bir kız çocuğuysam? Ya Allahın belası bir koca ile şiddet ve aldatmalarla yaralanmış bir kadınsam? Ya ben etrafımdakilere hayatı zehir eden lanetin tekiysem? Ya çok sevdiğim bir yakınımı yakında kaybetmişsem ve acısına katlanamayacak durumdaysam?

Sosyal hizmet uzmanı yine görüşmeye çağırmış. Emniyet teşkilatı DNA örneklerimi ve fotoğraflarımı kullanarak gerçek kimliğimi bulmak için çalışıyormuş ve de en geç bir ay içinde beni tanıyan bir kişiye ulaşmaları mümkünmüş. Sosyal medya hesaplarından benimle eşleşen hiçbir yüze rastlamadıkları için bu kadar uzun sürmüş araştırma. Yoksa bir kaç saatte derin bir internet araştırması ile kimlik tespiti yapılırmış. Demek ki gerçek kimliğim internetten ve de sosyal medyadan uzak duran birisiymiş.

Uzman mahcup bir tavırla “Aydan Hanım, biliyoruz süreç epey uzadı ama inanın çok az kaldı yakında gerçek kimliğinize ve ailenize kavuşacaksınız.” diyor.

“Kalsın.” diyorum. “Araştırmayı durdurun ya da bulsanız da bana söylemeyin. Ben böyle daha iyiyim.”

“Ama ya gerçekler?” diye soruyor.

Duvardaki aynanın karşısına geçiyorum ve “Benim için tek ve nihai gerçek bu kadın.” diyorum.

Sayfa : 13