...
Başlık : EDİTÖR YAZISI
Yazar : Filiz Bilgin

Hatırlayacağınız gibi Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeniyle hazırladığımız 100.Yıl Özel Sayısının ardından başkent Ankara’yı dosya konusu yapmıştık. Cumhuriyet… Başkent Ankara…  Ardından Atatürk’ün yaptığı bir dizi devrim ... Elbette her devrimin önemi tartışılmaz ama ben burada devletin diliyle halkın dili arasındaki uçurumun kapatılması için halkın okur yazar kılınması ve eğitim-öğretim dilinin halkın diline dayandırılmasını gerektiren Dil Devrimini anmadan geçmek istemiyorum.

Dil Devrimine gelinceye kadar yaklaşık yüz yıldır zamanın aydınlarınca Osmanlıca-Türkçenin düzenlenmesi-düzeltilmesi tartışılıyordu.  Tartışmaları Prof Dr Şerafettin Turan,    Atatürk ve Ulusal Dil, adlı yapıtında ‘Dilde evrim mi, devrim mi2’ (s.48) sorusu altında özetleyerek devrimin benimsendiğini belirtiyor. Atatürk’ün 09.08.1928 akşamı İstanbul’da Sarayburnu parkındaki tarihi konuşmasında:

‘Arkadaşlar,

Bizim düzenli ve zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak zorundasınız. Anladığınızın eserlerine yakın bir zamanda bütün dünya şahit olacaktır. Buna kesinlikle eminim.’ demesi, ardından 1 Kasım 1928 tarihinde Latin alfabesinin kabul edilmesi Dil Devriminin gerçekleşmesini hızlandırmıştır. Atatürk’ün isteğiyle 12 Temmuz 1932 yılında kurulan TDK ile Türkiye’de dil planlaması kapsamında Dil Devrimi etkinlikleri de somut olarak başlamıştır. TDK’nun kuruluşunun devamında, 26 Eylül 1932 tarihinde I. Türk Dil Kurultayı yapılmıştır.

  Atatürk’ün  aynı yıl, 01.11.1932 tarihinde T.B.M.M. açılış konuşmasında ‘Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet örgütümüzün dikkatli, ilgili olmasını isteriz.’ demesiyle konuşulan Türkçenin yaygınlaşmasını istemiştir.

TDK’nun çalışmalarını, bu sayının dosya konuğu Sevgi Özel ‘dilimde tüy bitti’ adlı kitabında şöyle anlatıyor: “Türk Dil Kurumu dilde karşılığı olmayan kavramlara Türkçenin kök ve eklerinden yararlanarak karşılık bulmakta, unutulmuş sözcükleri canlandırmakta, ölçünlü (standart) dili oluşturmaya çalışmaktadır. Bütün yurtta bir bakıma dil ‘seferberliğine’ girişilmiştir. Halk ağzındaki, kaynaklardaki Türkçe sözcükler derlenmiş, dilin sözlüğü yapılmış, dilbilgisi çalışmaları başlamış, terimlerin Türkçeleştirildiği mutlu bir dönem yaşanmıştır. 1950’lere gelindiğinde dil’ve yazım (imla) birliği konusunda büyük bir başarı kazanılmıştır.”(s.87) Sevgi Özel yine aynı eserinde “İşte Dil Devrimi bize merak etme, sorma, sorgulama becerisi kazandırmıştır.” (s.199) cümlesiyle Dil Devriminin çok önemli bir kazanımını vurgulamıştır.

Bu sayımızda Sevgi Özel dosyasını, öyküleri, şiirleri ve yazıları severek okuyacağınızı ümit ediyorum.

           Yazmak ve okumaktan ne kadar mutlu oluyorsak onun kadar belki de ondan daha fazla yazmaya ve okumaya saygı duyarak, birlikte üretmenin coşkusu, övüncü ve sevinciyle şiir, öykü ve denemelerinize dergimizin her zaman açık olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.

Okumak ve yazmak arzusunun hep sıcak kalması dileğiyle 

 

Sayfa : 2