...
Başlık : OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUKLARIN KİTAPLA SERÜVENİ, KİTAP ÇEŞİTLİLİĞİNİN YANSIMALARI
Yazar : Fatma Çiğdem Gökçen

Küçük yaşlardaki çocuklar meraklarıyla kendilerini belli ederler. Yakın çevresinde duyduğu, karşılaştığı nesne, durum ve olaylardan ne ilgisini çekiyorsa onun peşinden koşarlar. O nedenle içsel motivasyonları onları yönlendirse de çevresel uyaranlar da onları dürtebilir.

Yaptıklarını, doğaları gereği defalarca usanmadan, bıkmadan tekrarlayabilirler. Örneğin çekmeceyi açıp kapama, yataktan oyuncağını yere atma gibi bir eylem, aslında bu onun için deneysel bir oyundur, bazen de bu bir kitap olabilir. Tekrar tekrar bakmaktan, dinlemekten sıkılmaz ısrarla o kitabın okunmasını isteyebilirler. Ve eğer okumanızda ya da anlatımınızda çok minik bir değişiklik yaptıysanız, bir cümledeki ayrıntı dahil itiraz ederler “Öyle değildi.” deyip tıpatıp aynı şekilde dinlemeyi isterler.  

Çocukları, tercih ettikleri ile nelere ilgisi olduğunu, en çok nelerden hoşlandığını anlayabiliriz. Onunla iletişime geçebilmek, dikkatini çekmek, merakını uyandırmak için bu gözlemlediklerimiz çok işe yarar.  Çocukların farklı deneyimler yaşayabilmesi, gözlemlemesi için fırsatlar sunduğumuzda da ilgi alanları çeşitlenebilir. Dolayısıyla hiç ummadığımız farklı alanlarla ilgilenmeye, kafa yormaya başlayabilirler. Bunun için okul öncesi çocuklarına yönelik iyi kurgulanmış kitaplar önemli kaynaklarımızdandır.

Çocuklar için bir etkinlik planladığımızda öncelikle, çocuğa yakın çevresinden, tanıdık olanlar, gündelik yaşantısında karşılaşabileceklerinden başlarız. Bildiklerinden, aşina olduklarından yola çıkıp sonra görece daha uzak durumlar, yaşantılar gündemlerine rahatlıkla sokulabilir. Çocuklar bu yeni karşılaştıklarını kendi kafalarında ölçer, biçer, önceki deneyimleri ile harmanlar, bağlantı kurar, kafasına taktıklarını merak eder. Bunlar bize bazen saçma gelebilir. Oluşan probleme de dahiyane çözümler üretebilirler. Bu ancak bizim hoşgörümüz ve iznimizle olur. Düşüncelerini dikkate almıyor, hatta dalga geçiyorsak “Öyle şey olur mu, yok canım sende…” gibi ket vurucu, engelleyen geri dönütler verdiğimizde önemsenmediğini anlar, merakı söner ve yaratıcı düşüncelerin oluşacağı ortam yok olacağından istenen gerçekleşmez. Oysa gidebildiği kadar, akabildiği kadar düşüncelerinin akmasına yol vermek, derinlemesine konunun içine dalmasına yardımcı olur. Bu bazen çok da komik olur. O zaman da hep birlikte güleriz.

Çocuklar dünyaya bakış açılarını, kitaplar sayesinde önemli ölçüde zenginleştirme fırsatı bulabilirler.

Bazı ebeveynler evde kitaplar bulundurduklarını, kendilerinin de okuyarak rol model olduklarını ama yine de çocukların kitaba karşı ilgisiz olduklarını ifade ederler. Kitapların içerik ve görsel olarak onun ilgisini çekmeyecek türden olması ya da kitaba yönlendirildiği zamanlar ilgisinin yoğun olarak başka alanlarda olması, başka bir şeyle meşgul olması gibi çeşitli nedenleri olabilir.

Okul ortamında, iki buçuk yaşındaki bir çocuğun kitap merakı öylesine çoktu ki serbest zamanlarının çoğunu kitaplara ayırıyor, okulun bol kitaplı kütüphanesi yetmiyor, öğretmenin evden getirdiği kitapları özel dolabıdan alıp okumasını talep edecek boyutlarda olabiliyor. Her çocuk biricik, dolayısıyla da her çocuğun tercihleri, eğilimleri değişkenlik gösterebiliyor. 

Genellikle, çocukların arkadaşlarıyla birlikte olduğu gruplar arasında, okul ortamında kitaplara evdekinden daha kolay meyletme ihtimali yüksektir. Örneğin; 3 yaşına yaklaşan Ela, arkadaşları öğretmenin çevresinde oturmuş masal kitabı dinlerken, o sınıfın uzak köşesindeki oyun evinin içinde, sırtında okul çantası ile geziniyor. Masal başlangıcında ne kitap, ne ismi cazip gelmemiş, yapılan telkinler onu ikna etmemişti.  Diğer çocuklar masalı dinlerken Ela kendi kendine meşgulmüş gibi görünse de aslında kulağı onlardaydı. Çünkü masalın ilerleyen zamanlarında gruba yaklaşmış, resimlerini görmeye çalışırken, nihayetinde arkadaşlarının yanına oturmuş, sorulan soruya düşüncesini söylemek için heyecanla parmak kaldırdı. Elbette burada tutumlarımız çok önemli. Ela’ya başlangıçta illa “Sen de otur, masalı öyle dinle…” gibi bir baskılayıcı yaklaşım olsaydı sonuç böyle olmayabilirdi.    

Okulda üç dört yaş grubu çocukları uyku/dinlenme zamanlarına başlarken kitap okumak rutinler arasındadır. Bazen herhangi bir sebepten gerekli görmüşse öğretmen kitabı seçer, çoğunlukla da çocuklar bu tercihi yaparlar. Çocuklar yataklarından kalkıp kitaplığa seçim yapmaya gittiklerinde, ikili-üçlü gruplar oluşabilir. İnceledikleri kitaba birlikte bakarlar, yorumlarlar, olayları irdelerler. O zaman da rutin; herkes/ her grup kendi kitabını okusuna dönüşebilir. Tabii burada dinlenme saati okuma saatine dönüştü diye düşünebilirsiniz. Ancak ortamı idare etmek, ılımlı sınıf atmosferi yaratmak öğretmenin becerileri arasındadır. Çocuklar kitaplarla haşır neşir olduktan sonra dinlenmeye daha rahat geçerler.

Küçük yaş çocukları için kitapların resimli olması ve bu resimlerin metni açıklayıcı, anlaşılır, sayfalar arasında tutarlı olması en önemli aranılan özelliklerden biridir. Ancak kitap olmadan, anlatılan masal ve öyküler de içerik, onların merakını uyandıracak, heyecanlandıracak türden ise ve de iyi bir anlatıcı iseniz, soluksuz dinleyebilirler. Ya da çok az birkaç çizimi olan uzun soluklu kitaplara da ilgi yoğun olabilir. Örneğin Çay kaşığı CinCin Hanım (Alf Proysen) adlı kitap ilköğretim çocuklarına yönelik, okuma yazmayı öğrenenler için daha uygun olmakla birlikte, okul öncesi çocuklarına her gün bir bölüm halinde zevkle okundu, keyifle dinlediler. Her gün ”Hadi kitaba başlayalım, bakalım şimdi ne olacak ?” şeklinde söylemlerle heyecanlı ve merak içinde oldukları gözlemlendi.

Aynı şekilde daha büyük yaş grubuna yönelik Rakım Çalapala’nın Mustafa Atatürk’ün Romanı’nı beş-altı yaş grubu çocukları için okundu. Her okunan bölüm canlandırıldı, olaylar sorgulandı. Dinleme, akılda tutma, sebep sonuç, tahminde bulunma, olasılıkları düşünme, akıl yürütme, problem çözme gibi birçok becerinin gelişimine katkıda bulundu.  Bu kitap sayesinde çocuklar Mustafa Kemal Atatürk’ün kişilik özellikleri ve tarihimiz hakkında çok değerli birikime sahip oldular. Ayrıca bu başlangıç ile biyografi kitaplarına yol açmış olundu.

Biyografiler de çok uzun soluklu okunan, dört gözle merak edilen türlerden. İnsanlık için önemli işler yapmış, keşiflerde bulunmuş, icatları olan ya da yaptığı sanat ile beğeni toplayan yetenekli, çalışkan ve başarılı insanların hayat hikayelerinden çok etkileniyorlar. Örneğin Amerikalı olan Wright Kardeşler (uçuş denemeleri yapan, tarihte ilk kez motorlu uçak uçuranlar) ile Thomas Edison birbirlerini tanıyorlar mı? diye bir soru gelebiliyor. Beethoven’ın sağır olduğu dönemde hala beste yapabiliyor oluşu tartışma konusu olabiliyor.

Biyografiler ile, bilimsel yöntemi keşfetme, deneme yanılmanın getirileri, o insanların yaşadıkları dönemi irdeleme, sabretmenin önemi gibi değerlerin yanı sıra “Ben de yapabilirim” düşüncesinin oluşumu en önemli kazanımlardan biri. Çocuklardan biri, bu kitapların okunmasından  sonra çok üzülerek, ağlamaklı bir sesle ” Ama her şey keşfedilmiş, bana keşfedilecek bir şey kalmamış…” demişti.  

Aynı şekilde atlaslar da merak uyandıran kitaplar arasında. Son yıllarda, çeşitli coğrafyalarda yaşayan insanların giyim örnekleri, o bölgelerdeki bitki türleri, yaşayan hayvanlar, denizlerdeki, okyanuslardaki yaşam, yanardağların resmedilmesi ile küçük çocukların özellikle ilgisini çekiyor. Okulda ele alınan başlıkları destekleyici olarak sunulan haritalar, atlaslarla çocukların kendiliğinden çok zaman geçirdikleri, aralarında tartıştıkları, yorumladıkları, çokça sorular sorduklarına tanık olundu.  Ülkeleri hikayeleştiren kitaplarla da oraları yakından tanıma isteği, en çok hangi bölgenin ilgisini çektiği, bunun nedenlerini birlikte tartışma gibi eylemlerle daha uzağındaki dünyadan haberdar olmayı sağlıyor.

Tüm bu türlerde dikkat edilecek şey elbette çocukların anlayabileceği dilden, onları okuma etkinliğine heveslendirmek ve sürece dahil etmek. Kitaplar sayesinde eğleniyor, eğlenirken öğreniyorlar.

Anlaması, kavraması zor zannedilen pek çok başlık çocuklarla birlikte ele alınıp çok rahatlıkla enine boyuna incelenebilir. Bunda da en büyük yardımcımız kitaplar

Son yıllarda çocuk kitaplarındaki gelişmeleri memnuniyetle takip ediyoruz. Genellikle çeviri eserler bulunurken yerli yazar ve çizerimizin artması, görsellerin daha titizlikle resmedilmesi, mizahın önemsenmesi, hemen her konunun didaktik olmadan hikayeleştirilmesi sevindirici gelişmeler.

Tüm özellikler bakımından en iyi şekilde ortaya konmuş bir kitabın beklenen etkiyi göstermesi, çocuklara nasıl sunduğumuz, nasıl ele aldığımız, nasıl motive ettiğimiz, onlarla birlikte nasıl zevk aldığımızla doğru orantılıdır.

Çocukların çok zengin bir hayal gücü, müthiş bir irdeleme potansiyeli var. Siz de bu sürece canı gönülden dahil olduğunuzda önünüzde çok pırıltılı, gizemli, heyecan ve neşe dolu bir yolculuk sizi bekliyor demektir. Bu sürprizli yolculuk için bence her daim bavulunuz hazır olsun.  

FATMA ÇİĞDEM GÖKÇEN KİMDİR?

Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nü tamamladıktan sonra uzun yıllar İstanbul Pinokyo Açı Anaokulu’nda öğretmen ve eğitim koordinatörü olarak görev yapmıştır.
Ya-Pa ve Morpa Yayınevlerinde, yayın geliştirme, yenileme ve okulöncesi danışmanlığı yaparak mesleki çalışmalarına yön vermiştir.
Okul öncesi çocuklarının gelişim alanlarını destekleyici, spora-sanata-bilime merak uyandırma, algı, dikkat, ilköğretime hazırlık ve 1. Sınıf çocuklarının da uygulayabileceği yaratıcılık ve problem çözme gibi becerilerini geliştirmeyi amaçlayan uygulama kitapları yayınlamıştır. Pinokyo Açı Anaokulu kapandıktan sonra iki yıl kadar özel bir kolejin anaokulları koordinatörü ve müdürü olarak görevini sürdürmüştür. Sonrasında çeşitli üniversitelerin Çocuk Gelişimi bölümlerinde dersler vermiştir.
Gökçen, deneyimlerini öğrenciler, öğretmenler ve anne-babalarla çeşitli seminer, konferans ve kongrelerde paylaşmaya devam etmektedir.

 

Sayfa : 9