...
Başlık : Adivar Krateri – I
Yazar : Betül İğdeli

. Halide Edip Adıvar büyük değişimler geçiren toplumumuzda önemli roller üstlenen bir kadındır. Osmanlı-meşrutiyet, ittihat ve terakki, kurtuluş savaşı ve cumhuriyet gibi siyasal, toplumsal ve bireysel değişimleri içeren tarihi süreçlerin hem tanığı olan hem de yaşadıklarını edebiyatımıza yansıtan bir yazarımızdır.
        Yayın yaşamına girişi çocuk yaşta Abbot’dan yaptığı “Mâder” adlı çevirisiyle olan Halide Edip, Ahmet Mithat Efendi’nin dikkatini çekecektir. 1897’de çevirdiği bu kitap basıldıktan iki yıl sonra Abdülhamit’in eline geçerek şefkat nişanına layık görülecektir.
        Halide Edip’in çocukluğu ve yetişme yılları Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılma sürecinde geçmiştir. Annesini küçük yaşta kaybetmiş ve babasının birkaç kez evlenmesi yüzünden yaşamı babasının alafranga eviyle, Mevlevi anneannesinin imparatorluğun bir minyatürü olan alaturka mor salkımlı evinde geçmiştir. Bu ev beyazlığı ve temizliğiyle Türk evini temsil eder. Aynı zamanda babasının ayrıldığı kadınların da sığınağı olduğundan onların üzüntülerini paylaştığı dedesinden dinlediği savaş anılarıyla, dadılarının türküleri, lalalardan dinlediği halk hikayeleri ve izlediği karagöz oyunlarıyla doğu kültürünü özümsemesini sağlayacaktır.
        Babasının alafranga evindeyse, İngiliz’lere ve onların çocuk terbiyesine hayran olan Edip Bey,kızının giyimi, beslenmesi, oynaması ve eğitimini diğer çocuklardan farklı kılacaktır. Kızını zengin gayri müslimlerin çocuklarını verdiği Kirya Eleni ve kardeşinin çalıştırdığı bir yuvaya gönderecektir. Altı yaşında anneannesinin isteğiyle Amin alayıyla okula başlar. Kışın lacivert yazın beyaz ketenler giydiği elbiselere benzemeyen diğer çocukların kıyafetlerinden özendiği renkli elbiseyi de giyer. Kuran okumasını öğrenir. Okuduğu kitaplar arasındaki sergüzeşt-i mevt (Ahret maceraları) ise onu yıllarca kabus içinde bırakacaktır.
        Halide Edip yaşı büyütülerek başladığı Amerikan Kız Kolejinde eğitime başlayacak, ancak o dönemde Türklerin yabancı okullarda okuması hoş karşılanmadığından jurnallenince okuldan ayrılmak zorunda kalacaktır. Özel ders alarak eğitimi sürdürülecek, Arapçanın yanı sıra İngiliz mürebbiyelerden İngilizce ve İtalyan sahne sanatçılarından müzik dersleri alacaktır. Şefkat nişanını aldıktan sonra tekrar okula dönerek eğitimi tamamlarken evde Rıza Tevfik’den Türkçe, Edebiyat ve Fransızca ile Salih Zeki’den Matematik dersleri alacaktır.
        Kolejden mezun olunca Salih Zeki ile evlenecek ve iki oğlu olacaktır. Çocuklarının bakımıyla ilgilenirken eşinin kitap tashihine yardım eder. Eşinin İngilizcesinin iyi olduğunu düşünen Salih Zeki çeviri yapmasını önerince ünlü matematikçilerin biyografilerini çevirir. Çevirileri çok beğenen yayın evi ona Sherlock Holmes Hikayelerini ve Hamlet’i çevirtir.
        1908’de Meşrutiyetin ikinci ilanıyla oluşan ortamdan etkilenen yazar, Tanin’de Halide Salih imzasıyla kadın haklarını savunan yazılar yazacaktır. Meşrutiyet onun yaşamındaki dönüm noktalarından biri olacaktır. Bir ay sonra da İngiliz gazeteci Isabel Fry ile tanışmıştır. Tanin’de yazdığı yazılar muhafazakar çevrenin tepkisini çekerek tehdit mektupları alsa da hem Tanin’de hem de diğer gazetelerde yazmayı sürdürmüştür.
        31 Mart vakasında Tanin matbaası tahrip edilmiştir. Halide Salih ve gazetenin baş yazarı Hüseyin Cahit hedef alınan isimlerdir. Eşini ve çocuklarını Mısır’a bırakan Salih Zeki bir ay sonra onları Isabel Fry’ın yanına İngiltere’ye yollamıştır. Altı ay sonra olaylar yatıştığında İstanbul’a eşinin yanına dönecek ve Yeni Tanin, Şehbal, Musavver Muhit, Mehasin ve Resimli Roman Mecmuası gibi dergilerde siyasi içerikli yazıları yazacaktır. “1910’a dek Halide Salih imzası, sonra Halide Edip. Zira Salih Zeki’nin ikinci eş talebi, Halide’nin açtığı davayla sonuçlanmıştır. Kocasından bu şekilde boşanan ilk Türk kadınıdır.”
        Horne’nin “Eğitimin Psikolojik Temeli” kitabından etkilenerek Talim ve Edebiyat eğitimine yönelik yazmaya başlar. Türk yurdunda çalışan yazarların çalışmaları da onun yapıtlarındaki bakış açısına yansıyacaktır. Eğitim çalışmalarını Darülmuallimat’ta muallim olarak ders vererek ve İstanbul’un pek çok semtindeki okulları teftiş ederek sürdürür. Teali-i Nisvan cemiyetinin kurucuları arasındadır. Dernek, kadınların gelişimini artırmak için kurulsa da yaralı askerlerin bakımı gibi yardım işleriyle uğraşmaktadır. Balkan savaşı sonunda kız mektepleri umumi müfettişliğine atanınca aynı anda pek çok işi yapmaktan yorulduğundan öğretmenlikten istifa etmiştir. 1914 yılında ise birinci dünya savaşı patlak verecektir.
1916 yılında Cemal Paşa Halide’yi Suriye’ye eğitim çalışmalarını yürütmesi için çağıracaktır. Cemal Paşa ile Lübnan’a da giderek orada bir okul yaptıran Halide Edip okul sahnesinde oynanmak için Çobanlar adında Yusuf peygamber ve kardeşlerini anlatan üç perdelik operanın librettosunu yazacak ve Vedi Sebra besteleyecektir. Birinci dünya savaşı sürerken oyun on üç kez sahnelenir. Lübnan’daki işlerinin yoğunluğu nedeniyle seyahat edemediğinden babasına vekalet vererek Dr. Adnan’la evlenecektir. Türk orduları Lübnan ve Suriye’yi boşalttığında 1918 yılı Mart ayında İstanbul’a dönecektir. Öğretmenliğe Darülfünunda Batı edebiyatı dersleriyle devam edecektir.
        Ortalık çok karışıktır. Aydınlar birinci dünya savaşından yenik çıkacak devlet için çözüm arayışlarına girmişlerdir. Halide Edip İstanbul’da işgale karşı çalışan tüm illegal örgütlerin üyesidir. Anadolu’ya insan ve silah kaçıran illegal örgülerde de aktif olarak çalışmaktadır. Dünya savaşından sonra ilk Türk Ocağı Kongresi’nde yönetim kuruluna seçilmiş, yeraltı faaliyetleri yürüten Milli Kongrenin şemsiye örgütüne yerleşmiştir. Kadınlar isyanın aktif üyeleri olarak çarşaflarıyla halka hitap ediyorlardı. Halide Edip, Nakiye Hanım, Şükûfe Nihal ve Münevver Saime en önde gelen kadınlardı. Halide Edip, Türk Ocağı’nın İzmir’in işgalinden sonrasındaki protesto mitinglerine hatip olarak katılır. Halide Edip, Fatih, Üsküdar, Haydarpaşa ve Sultanahmet mitinglerinde konuşur. O artık bir efsane haline gelmiştir. Yahya Kemal’in Sultan Ahmet mitingi için yazdığı şiir aşağıdadır:

"Anınca görünce hâlâ vicdanım:
Hatipler kürsüye çıkıp çağlardı:
Mitingin reisi Halide Hanım
Söylerken halk hüngür hüngür ağlardı”

16 Mart İstanbul işgalinde mitingler dolayısıyla idam kararı verilenler arasında olduğundan Halide Edip ve eşi, Dr. Adnan M.Kemal’in davetiyle Anadolu’ya yola çıkarlar. Geyve’de Hakimiyeti Milliye gazetesini çıkaran Yunus Nadi ile buluşarak trenle Ankara’ya giderken Halide Edip, ajans fikrini açar. Mustafa Kemal, Anadolu Ajansı için Keçiören’deki karargah olarak da kullanılmakta olan Ziraat okulunda çalışmasını sağlayacaktır.
       Halide Edip Sakarya savaşı sürerken Hilâl-i Ahmer hastanesinde çalışır ve ajans işlerini de sürdürür. Yunanlılar çekilirken geçtikleri köyleri yakıp yıkıp köylülere zor anlar yaşatırlar. Mezalimi kayda geçirmeleri için M.Kemal, Yusuf Akçura, Halide Edip ve Yakup Kadri’yi Tetkik-i Mezalim heyetine atar. Heyetin başkanı Halide Edip’tir. Yanlarına bir teğmen ile fotoğrafçı da verilmiştir. Onlar önden giderek durumu Halide Edip’e rapor ediyorlardı. Tetkiki mezalim heyetinin gördükleri dehşet vericidir. Komisyon, Yakup Kadri’nin rahatsızlanması, Yusuf Akçura’nın Halide’nin sert çalışma şartları ve mizacı nedeniyle dağılmak durumunda kalır. Amerikalı misyonerlerle de temas kuran Halide Edip, Hilâl-i Ahmer temsilcisi olarak topladıklarını rapor haline getirselerde bu rapor kamuoyunun yunan etkisi altında olmasından basılamaz.
        Zaferden sonra Dr. Adnan’ın Hariciye Vekaleti İstanbul mümessili olması dolayısıyla İstanbul’a dönen Halide Edip, Onbaşı olarak katıldığı savaşın sembolü olarak görülmüş, gazetelerde ve dergilerde ondan bahsedilmiştir. Devrimlere kılık kıyafet ve şapka devrimlerinin gerçekleştirilmesiyle başlanılmıştır. Kadınların vapur tren ve tramvaylarda perde ile ayrılan bölümlerin ortadan kaldırılması üzerine gazete muhabirleriyle yenilikler hakkında sert bir dille konuşunca ortalık gerilir. Meclis üyeleri yenilikler üzerinde tartışılmasını istemediklerinden Takriri Sükun kanunu çıkarırlar. Devrime ayak uyduramayanların yurt dışına çıkacak hükmü konularak yeniliklere sıcak bakmayanlar tespit edilerek yapılan listede, Halide Edip ve eşi de bulunmaktadır.
        Yurtdışında gönüllü sürgün olarak yaşarken iki kez Amerika’ya bir kez de Hindistan’a seyahat etmiştir. İlk seyahatinde Amerika ‘da yaptığı konferansları “Turkey Faces West” kitabında toplar. İkinci gidişi Banard College daveti üzerinedir. Bir yarı yıl Amerika’da kalan Edip’e International Mark Twain Society, edebiyata yaptığı mümtaz katkılardan dolayı Derneğin fahri Başkan yardımcılığını verecektir. 1935 yılında (Jamia-ı Millia) Müslüman Üniversitesinin temelini atacak bir kampanya için davet alır. Turkey Faces West kitabını hitap edeceği kitleye göre revize ederek verdiği konferansları makaleler halinde Confict of East and West yapıtında yayınlayacaktır.
       1939 yılında yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi İngiliz Edebiyatı Bölüm Başkanı olur. Profesör olarak ilk kadın Halide Edip’tir. Soyadı kanunu çıktığında çifte, İnönü tarafından Adıvar soyadı verilecektir. İngiliz Edebiyatı üzerine yazdığı eserlerin yanı sıra roman ve hikayelerini de yazmaya devam edecektir. Halide Edip Adıvar üyesi olduğu Uluslararası PEN Kulüpleri Federasyonunu kurarak başkanlığını üstlenmiş, yazarların dünya çapında özgür olmalarını sağlamayı amaçlamıştır. 1950 yılında Demokrat partiden İzmir milletvekili olarak politikaya girecektir.Ancak 1954 yılında siyasi yaşamını sona erdirerek yazarlık faaliyetlerini sürdürür. 1955 yılında eşi Adnan Adıvar’ı kaybeden Edip iyice yalnızlaşır. Sıhhati de bozulmuştur, yazarlığını sürdürse de “Azap Kapısı” diye bir yapıtta çektiklerini yazacağını yakınlarına söyleyen yazar bu yapıtı tamamlayamadan 1964 yılında vefat etmiştir.
        Efsaneler ve destanlar yazının savaşan kahramanlarının öyküleridir. Mitolojide savaşan kadınlar Amazonlar dışında genellikle erkeklerdir. Bu yazıda edebiyatımızda geçiş döneminin eğitimci, milli kurtuluş savaşı kadın kahramanı, düşünür ve aktivist Jan Dark’ı, kadın romancı Halide Edip Adıvar anılmıştır. Sözü ona bırakalım. “Jeanne d’Arc mıydım … Onbaşı mıydım … Mandacı mıydım?… Bilinmez! Ama bir ışıktım ben; hiçbir şeyden korkmayan, vallahi ve billahi” .

 

KAYNAKLAR:

Devrim Altay, Halide Edip Adıvar,AlterYayıncılık,Ankara 2010

Onur Caymaz,”Halide Hanım I-3 Aydınlık.com.tr Temmuz-20

Prof.Dr.İnciEnginün, Halide Edip Adıvar Kültür Bakanlığı.1989

Tansu Bele, Halide Edip Adıvar” ilk Dönem Yapıtları”, Aleya kütüphanesi

İpek Çalışlar, Halide Edip Biyografisine Sığmayan Kadın, Everest 2010

 

 

Sayfa : 5