...
Başlık : BIÇAK SIRTI ÖYKÜLER (cimcik öyküler)
Yazar : Serdar Koç

YILLAR SONRA

Kasabama yıllar sonra dönüp geldiğimde, annem babam başka şehirdeydiler. Dedelerim ninelerimse toprağın altında.

Her biri başka bir şehirdeydi kardeşlerimin. Yeğenlerim, kuzenlerim, hısım akraba, eski dostlar, arkadaşlarım…

Baba-ana ocağım da yoktu artık. Kasabamda neredeyse yolumu kaybetmiştim.

Ne kimse tanıyordu beni, ne de tanıdık bir yüze rastladım.

Oysa ben bu kasabada yaşamıştım yıllar yılı. Düşle gerçek arası…

Çocukluğum…

***

OĞUL

1961 baharı, Vermiş Köyü’nden bir ihtiyar, eşeğine iki küfe odun kömürü yüklemiş, Amasya’da Kuba yokuşundan aşağı iniyor. Akşama değin satıp da evine öteberi alacak.

Benim delikanlı babam da henüz 28 yaşında, 6 ve 4 yaşlarındaki oğullarını giydirip kuşatmış, ellerinden tutmuş bayrama götürüyor.

Şöyle bir bakmış bize Vermişli Dede, babama dönüp; “Hay oğul bunların hamları tatlı oluyor da, olmuşları pek bir acı oluyor…” Sonra yürüyüp gitmiş önümüz sıra, Kuba camisinden aşağıya, yaşanmışlığın verdiği kederli bir vakarla…

(28 Eylül 2011, Saat: 12.45, Acıbadem)

***

İNSAN ŞAFAĞI

Palto deyince iki öykü gelir aklıma.

İlki Gogol’un “Palto”su ki bütün modern öykücüler oradan çıkmıştır(*); denir ya.

Diğeri de Bertolt Brecht’in yazdığı “Bruno’nun Paltosu”.

İkincisini her okuduğumda gözlerim dolar.

Gogol ve Bruno’nun yazgılarına yanarım; insan şafağı.

 

(*) “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” DOSTOYEVSKİ

Sayfa : 15