...
Başlık :     O Gelince Ben Saklanırım
Yazar : Nurcan Balıbey

                                            

                Kızım az sonra gelir. O gelince ben saklanırım. Nereye saklandığımı, beni nerede bulacağını bilir. Bugüne dek hiç yanılmamıştır.
                Bir gece yarısı yağmurla doluyla bastırıyordu karanlık. Odanın içi sıcaktan kavruluyordu. Dışarıdan gelen dalga sesi iyice yaklaşmış, endişe veriyordu. Pencereden baktığımda suya yansımış zifiri karanlığın içinde kum tanecikleri darmadağınık, un ufaktı. Suyun karanlığı, çekip aldı içlerinden bazılarını. Sonra düş acıları, yürek acıları, beden acıları sardı.
                Maviye çalan gözleri vardı. Yitirdim karanlıkların içinde.
                Bulunmak istemezmiş gibi kimsenin dikkatini çekmeden yaşıyorduk. Feri sönmüş gecelerde koyun koyuna uyuyorduk. Karanlığı dolduran çığlıklar, buğulu puslu gecenin içinde kaybolana dek, alevlerin dansına kattılar ayak seslerini, kol kola girerek.
                Sokaktaydın, seni kucağıma aldığımda titriyordun, korkuyla bakıyordu gözlerin. Boynunda asılı kurdelede birbiri ardına dizili harflerle adın yazıyordu. Felicette. Uzaya ilk giden akrabanın adıydı. Kim bilir kaç sayfalık bir antoloji hazırlanırdı adına. Resimlerde ölümsüzleştiriliyordun.
                Türk ressam Fikret Mualla, Neşe Erdek, Selçuk Demirel… nerdeyse tüm ressamlarımız çizmiş boyamış… Çizmiş dedim de aklıma geldi masalın bile olduğu. Ben adını Öykü koydum. Ya çizgi filmlerin onlar unutulur mu?
                Arto Tunç’un bestelediği Kemal Burgaç şiiri… Şu meşhur Gülümse şarkısında Sezen Aksu’da yokluğunu haykırıyordu.
                Bülent Üstün’ün çizgi dünyasından sonra sinemada da nam salmıştın.
                Sen benim kızım, dostum, arkadaşımdın. Seni başka dostlarla kıyaslayamazdım. Diğerinin tevazuunu kölelik, senin fiyakanı kibir veya nankörlük olarak görmüyordum.
                Rivayete göre sen; Nuh Peygamberin gemisine binerken hapşıran aslanın burnundan düşmüştün.
                Aslan Bacanak filminde Metin Akpınar, çatılarda olup biten tuhaflıklarla ilgili sık sık  senin adını anıyordu.  Sen, hümanist anlatımlarımızda bile gözden kaçıyordun. Damda, sokakta gezen, sahipsiz ve anonim bir figürdün sanki…
                Benimse bütün dünyam oldun. Sana yaklaştığımda elimi kokladın, gözlerin acı doluydu. Karnın içine göçmüş, kemiklerin sayılıyordu. Kir pas içinde kurdelen boynunda sallanıyordu. Gecekonduydu evim seni içine aldım, besledim, sarıp sarmaladım sevgimle. Sokaklardan kurtardım.  Günler geçmesine karşın arayan, soran kimse yoktu. Hep benimle kaldın.
                Yumuşak bir güç gibi bizi yörüngesine çekiyor insanı. Bir demokratlık nişanı; vicdan, şefkat ve umut jeneratörü; aydınlanma sinyali yayan bir organizma gibi. Sahiplenmek eskiden sıra dışı bir tavırken şimdi kitlesel bir tutum haline geldi. Bu akıma birçok kişi kendini kaptırdı. En çok da sayfiyede yaşayanlar…
                Bir zamanlar kuyruğuna teneke bağlayan, süpürgeyle kovalayanlar vardı. Nankör olduğuna inanılırdı. Sözüm ona, günümüzde bir devrim yaşandı. Modernleşme serüvenimizin göze batmayan önemli bir aşaması gibi.
               
Belediye bizim mahallede kentsel dönüşüm başlatınca, elektriğimizi de kesmişti ya! Lambanın titrek ışığının yansımasında gölgelerle oynayıp yorulmuştun. Sobanın dibine kıvrıldığında mır mır uyuyakaldın. Ben bir çay koymak istedim. Dışarıda yağmur, dolu, fırtına… sobaya biraz daha odun attım.  O arada düşünmeye başladım. Evimiz ilk yıkılacaklar listesinde, yakında gelir görevliler, bense hala kalacak yer bulamadım. “Yaşlılar yurduna yerleştirelim,” dediler. Nasıl giderim?  Seni yanımda götüremeyeceğimi söylediler.
                Birden üzerime bir ağırlık çöktü oda fazla mı ısındı? Gözlerim karardı, bayılmışım. Gözümü açtığımda kendimi yaşlılar yurdunda buldum. Çay istemişim uyanır uyanmaz. Elimi komedinin üzerinde duran gazeteye uzattım. Şu başlıklı haberi okuyordum;
                “Gecekonduda çıkan yangında bir kadın kurtarıldı...”
                 Her sabah uyandığımda o küçücük odanın her yerine göz gezdiriyor,  kızım gelince saklanacak yer arıyordum…

                                                                                                                              Tekirdağ 15.03.2022

 

 

                                              

                 

               

 

Sayfa : 18