...
Başlık : “Kırgın Öyküler, Kırık Öyküler ve Kırılgan Öyküler”
Yazar : Hatice Sönmez Kaya

Kitap adını alan kırgınlık, kırıklık, kırılganlık hiç bitmeyen hep süregelen biz insanlara özgü duygulanımlardır. Bu duygular ki davranışlarımızı da yönlendirir iyi veya kötü.

Değerli Eğitimci Yazar Nazmi Bayrı, bu kitaplarındaki öyküleriyle ezilmiş, dışlanmış, horlanmış, yok sayılmışlara tutar aynasını.

Üçlemenin üçüncüsünü okuduğum, “Kırılgan Öyküler” kırık kahramanlar aracılığıyla insan ruhunun kırılganlığını dile getirmenin güçlüğünü anlatır.

Yakın çevremizdeki arkadaşlar, komşular, sıradan ama kırık ve kırgın insanlardır öykü kahramanları. Yaralı kalplerin ve hüzünlü kırık dökük hikayesine karışan başkalarınınkiyle iç içe örülmüş, gözlemlere dayalı öykülerdir. Her zaman karşılaştığımız beklentisiz, belki de bakıp da göremediklerimizin kırılganlığıdır.

Sayın Bayrı, kimi şiirsel kimi de deneme tadında, bizimle konuşur gibi, söyleşi atmosferi içinde anlatır okuru etkileyen öykülerini.

İnsani sorunlarla yüklü güçlü bir toplumsal iletiyi, ustalıkla satır aralarında duyumsatır. Geçim derdinin sıradanlığına sıkışmış, görmezden geldiğimiz insanların bireysel ve toplumsal dramlarıdır okuduklarımız.

“Zamansız” adlı kısa öyküsünden:

Sabah sabah, kedi, köpek, tavuk, horoz, kuşlar… karşıladı beni kapının önünde…
Ve mezarlıkta toplanmıştı bir kalabalık, iyi bir insanı gömmek için.
Ben de gitmeye hazırlanıyordum ki bir baykuş öttü uzaktan zamansız…
Ve ölenlerin ardından ağlamıyorlardı artık insanlar buralarda.
Kuşların ötüşlerini de duymuyorlardı.
Gökyüzünün rengi de umurlarında değildi.
Ve öylesine yağmur bulutlarına bakıyorlardı; düşleri bitmiş

Adil Ersoy’a göre “Kırgın Öyküler” kırılgan yüreklerin çığlığıdır. Şiirle harmanlanmış bir çığlıktır. Bu çığlık, bıçak sırtı belirsizlikler tarafından halkalanmış yaşantı parçacıkları arasında, ışığa tutulmuş bir cep aynası gibi çakıp sönerek dolaşır.

“Kırık Öyküler” ini ise kasaba çıkışsızlığı diye adlandırır. Her biri kendi içinde bağımsız öykü karakteri taşımasına karşın, aralarındaki izleksel ve kısmen de yapısal geçişkenlik nedeniyle parçalı uzun öykünün yapı taşı sayılabilecek kesitler etrafında biçimlenir.

Yazar, 12 Eylül’ün kılıç artığı üç demokrat görüş açısından aktarır aldatıcı bozkır dinginliğinde yılgınlık ve umutsuzluktan başka bir şey üretmeyen kasaba yaşantısının örtük cehennemini.

Değerli Yazar, Nazmi Bayrı meselesi olan bir öykücüdür. İnsani trajedilerle yüklü güçlü bir toplumsal iletiyi duyumsatır.

Sağaltım gördüğü süreci anlatırken bu öykü başlıklarını düşündüm. Kırılganlıklarıyla, yitirmediği yaşam sevinciyle kimbilir dağarcığında ne denli güzel ve ne denli hüzünlü öyküler biriktirmiştir.

Umutla, dirençle üstesinden geldiği savaşın, bedeninin yengisiyle bittiğini öğrenmek sevincimiz oldu.

Kırgın, kırık, kırılgan ruhumuza ve umuda yolculuğumuza iyi gelecek öyküler yazarak, yazın sanatına daha çok katkı sunacağını bilerek kendisini kutluyoruz.

“Kırılgan Öyküler” den tadımlık bir şiir:

KARMAŞA:

Bir polis izliyor beni.İzmir Konak’ta,
Sembol Meyhanesi’nde…
Ve bir kız sevgilisini öpüyor,sokaktaki bankta.
Ve kurtaramıyor sevgilisi dudaklarını,
çok zorda.
Kız beter sarhoş,
duramıyor bir türlü bankta.
Polisin gözü onlarda değil
bende.Ve benim sarhoş aklımda,
dindirmek için yüreğinin sızısını,
meçhul bir şehirden gelecek olan,
minnacık bir kadında
ve bir de parasızlığımda.

Sayfa : 10