...
Başlık : Kadın Hareketinin Taşıyıcı Sütunu NURİYE ULVİYE MEVLAN CİVELEK
Yazar : Ş.Nezih Kuleyin

Çok büyük bir yanılsama ile ülkemizde kadınların haklarını hiçbir savaşım vermeden aldıklarına yönelik yaygın bir kanı vardır. Bu hem ülkemiz kadınlarına hem de bu savaşımı verenlere yapılmış büyük bir haksızlıktır.

Türk Kadın Hareketi’nin başlatıcıları Fatma Aliye, Emine Semiyye, Nezihe Muhittin, Şükufe Nihal isimlerle birlikte Türk Feminist Hareketi olarak da adlandırılan bu hareketin ete kemiğe bürünmesi ve bu hareketin günümüze kadar gelmesindeki taşıyıcı sütunlardan birisi belki de en önemlisi Nuriye Ulviye Mevlan Civelek’tir.

Adı yaşamını tanımlayan bir söz dizisi gibidir ben de ilk adından başlayarak anlatmak istiyorum sizlere.

Nuriye, Kafkaslarda hücuma geçen Çarlık Rusya’sı ordusunun önünden kaçarak Gönen’e gelen Çerkez bir ailenin 1893 yılında doğan küçük kızıdır. Aile önce Kafkaslardan Trabzon’a Trabzon’dan da Osmanlı İmparatorluğu tarafından Çerkez yerleşim bölgesi olarak tanımlanmış olan Gönen’e yerleştirilmiştir. Ama şartlar çok zordur aile o kadar büyük bir geçim sıkıntısı çekmektedir ki artık küçük kızlarına bakamayacaklarını anlarlar. Nuriye Saraya verilir. Orada iş yapmayı öğrenecek belli bir yaşa gelince de saray erkanından birisi ile evlendirilecektir.

Nuriye Ulviye, çok küçük yaşta saraya verilen küçük Çerkez kızı Nuriye yetenekleri ile ön plana çıkmaya başlar. Burada neden Ulviye adını aldığı konusunda bir yorum yapmak isterim. Bilindiği gibi Osmanlı’da kız çocuklarına babaları kendi adlarını çok güvendikleri taktirde kızlarına sonradan vermekteydiler. Kız çocukları evlenince bu kez eşlerinin adını ikincil ad olarak alırlardı. Ama eğer kız çocuğa babası adını vermemişse nüfuzlu bir kadın da ona adını verebilmekteydi. Bence saraydaki bu yetenekli kıza Padişah Vahdettin’in kızı olan Fatma Ulviye, sahip çıkmak amacıyla kendi adını vermiş olma olasılığı çok yüksektir. Nuriye Ulviye bin dokuz yüz altı yılında on üç yaşında II. Abdülhamit’in süt kardeşi doksan yaşındaki Hulusi Bey ile evlendirildi. Hulusi bey yedi yıl sonra ölecek ve Nuriye Ulviye elinde bir az para ile yaşamda yapayalnız kalacaktır. Sorusu şu olur “Kadınlar kendileri için hep başkaları tarafından çizilen ve adına kader denen yaşam biçimini değiştirmek için ne yapmalıdır?”. Buna benzer bir soruya yanıt arayan birisi ile karşılaşır o günlerde. Mevlanzade Rıfat Bey de “Osmanlının çağdaşlaşmasının önündeki engeller nasıl kaldırılabilir” sorusuna yanıt olarak “Örgütlenmek ve Serbesti adı ile bir gazete çıkartarak halkı bilinçlendirmektir” yanıtını vermiş ve çalışmalarına başlamıştır.

Nuriye Ulviye Mevlan, Mevlanzade Rıfat Bey ile evlenir evlenmez kadınların kurtuluşu için en önemli şeyin bir araya gelerek bir yayın organı çıkartmak olduğuna karar verir. Bir araya gelmek için 28 Mayıs 1913 yılında Müdafa-i Hukuk-u Nisvan Cemiyeti’nin (Kadın Haklarını Koruma Derneği) kendi başkanlığında kurulmasını sağlar, yine kendisinin 4 Nisan 1913 de kurduğu “Kadınlar Dünyası” adlı bir günlük gazetenin derneğin yayın organı olarak kullanılmasına karar verilir.

İşte bu topraklarda üretilen ilk feminist kadın dergisi olarak kabul edilen Kadınlar Dünyası, kalıcı bir biçimde yayın dünyasında böylece ortaya çıkmış olur. İlk başlarda kadın yazar bulmakta zordur bazı erkeklerin kadın ismiyle yazı yazdığı söylentisi yayılır. Ama bu çok kısa sürer.

Döneminde en çok tepki alan yayın organlarının başında gelir. Bir kadın tarafından sadece kadın çalışanlarla kadın haklarını hem de en üst düzeyde savunan nitelikli bir yayın organı neredeyse vurduğu yerden ses getirebilecek bir dolulukla çıkmaya başlamıştır artık.

Gazetenin ilk sayfasında Kadınlar Dünyası adı büyük puntolarla yer alırken dikkatle bakanlar bir başka yazı daha okumaktadırlar “İmtiyaz sahibi; N. Ulviye Mevlan”.

Kadınlar Dünyası, önce kadınların yüksek öğretime kabul edilmeleri için bir kampanya başlattı. Yoğun tartışmalardan sonra kadınların yüksek eğitim kurumlarına kabulü yerine bugün Kadın Üniversitesi olarak adlandırabileceğimiz İnas Dar-ül Fünun kuruldu. Bu kadınları yüksek öğretime adım atmaları anlamına geliyordu. Sonra kadınların çalışma ve memur olma hakkı konularını gündeme getiren gazete bu konuların da ele alınmasına ve ilk kadın memurların işe alınmalarını sayfalarında haber yapmayı başardı.

Uluslararası kadın örgütleri ve yayın organları ile yakın ilişkiyi sürdürmeyi başaran Kadınlar Dünyası Fransızca olarak da özel bir sayı bastı.

Yüz sayı günlük çıkmayı başaran gazete yüzüncü sayıdan sonra haftalık olarak ve dergi biçimine dönerek yayın yaşamına 1921 yılına kadar devam edecektir. Tüm yayın yaşamı boyunca dergi üç kez yayınına ara verecektir bunlardan sadece ilki kâğıt sıkıntısı yüzünden olacak, bir sonraki Birinci Dünya Savaşı esnasında dergi yönetimi cephede yer almak için yayına ara verirken, diğer ara verme kararı ise kurtuluş savaşında kadınların etkin biçimde yer alması amacıyla olacaktır.

Kurtuluş savaşı devam etmektedir. Eşi Rıfat Mevlan liberal Serbesti gazetesindeki düşüncelerinden vazgeçmiş bir Kürt Devleti kurulması konusunda yayınlar yapmaya başlamıştır. Bu nedenle Mustafa Kemal ile arası açılır sürgüne gönderilir. Nuriye Ulviye Mevlan da kendisinden ayrılacaktır.

Eşinden ayrılan ve feminist damgasıyla itilip kakılan Ulviye Mevlan yaşam savaşında artık yalnız bir kadındır. Yıl 1925 olmuş ve yaşamını sürdürmek temel kaygısı haline gelmiştir. Hızla genç nüfusu ve eğitim kurumu artan bir ülkede geçimini sağlamak amacıyla üniversite öğrencilerine yönelik özel bir öğrenci yurdu kurmaya karar verir. Kurduğu yurt pırıl pırıldır ve öğrenciler tarafından tercih nedeni olur.

Nuriye Ulviye Mevlan otuz dört yaşında çok güzel ve çok kültürlü bir kadındır. Bir tıbbiye öğrencisi olarak Hatay’ın Kırıkhan ilçesinden İstanbul’a okumaya gelen Ali Civelek kendisine âşık olur. 1931 yılında evlenirler.

İstanbul’da yaşamak yerine Kırıkhan a gidip doktorluk yapmak isteyen eşinin bu isteğine katılır. Kitap ve gazete yüklü bir taşınmadır İstanbul’dan Kırıkhan’a gidiş.

1964 yılında yaşamını yitirir. Ulviye Mevlan adında bir üvey kızı ve Ali Civelek ona yakışır bir şey yapmaya karar verirler. Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde Ortodoks kilisesinin bahçesindeki eski bir tarihi binayı restore ettirerek onun adına 9 000 kitaplık bir kütüphane kurarlar.

Yazımı bir çağrı yaparak bitirmek istiyorum.  2022 depremi  Kırıkhan’daki tüm kütüphaneler gibi Ulviye Mevlan Civelek adına ailesi tarafından yaptırılmış olan kütüphaneyi de yıktı. Şimdi görevimiz onun adını yaşatmak üzere kütüphaneyi aynı zarafeti ile tekrar ayağa kaldırmak olabilir…

Sayfa : 6