...
Başlık : CUMHURİYETİMİZİN İLK AKTİVİSTİ: HALİDE EDİP ADIVAR
Yazar : Nilgün Çelik

Halide Edip Adıvar, kuşkusuz Osmanlı’nın dağılma evresi ile Türkiye Cumhuriyeti kuruluna dek o amansız sürecin en bilinçli, en aydın şahitlerindendir.

Adıvar’ın annesinin ölümünden sonra hayatının tümden değişmesiyle, düşünsel ve kültürel olarak değişip, edebiyatımızda ve siyasette mücadele ile geçecek yılların ve daha da önemlisi aydın Türk kadını olma yolundaki tohumları atılmıştı. Mevlevi bir anneanne yanında büyüdü. Ardından Amerikan Kolejinde okudu. Bu okul Mevlevi kültürünü almış Adıvar’da başka bir dünya yaratınca İncil ve İngilizce’ye merak saldı. Ardından şartlar yine değiştiğinde bu kez Kur’an, Arapça, Farsça öğrenerek çocukluğunu tamamladı. Halide Edip, savrulan çocukluğunda aslında hep mücadeleyi ve yaşadıklarını tecrübe edinmeyi öğrendi. İçinde yaşadığı kültür ile öğrendikleri arasında sürekli muhakeme yapmayı, araştırmayı ama söyleyeceklerinden asla geri durmamayı öğrendi. 

Türk tarihine ilgi duyan genç Halide, Tanin Gazetesi’nde yazı yazmaya başladığında dikkatleri üzerine çekti. 1900’lü yılların başında atılan tohumlar baş vermeye başlamıştı. Dikkat çekip, tehdit edilince önce Mısır’a ardından Londra’ya gitti. Adıvar’ın hem edebiyat hem de siyasetçi olarak mücadelesi böylece başlamış oluyordu. 

1910-12 yıllarında Ziya Gökalp’in etkisiyle Türkçülük ’ten etkilenip, Türk Yurdu dergisinde yazmaya başladı. Burada ideolojik ilk romanını yazdı: Yeni Turan. İçinde bulunduğu grubun da etkisiyle milli duyguları yüksek şiirler de yazdı. Halide Edip filiz vermeye başlamıştı. 

1912’de Balkan Savaşı başladığında bu kez ülkesi için mücadeleye fiziken katıldı. Askerlere yardım ve hastabakıcılık teşkilatını kurdu. Aynı yıllarda Evkaf Okulları’nda müfettiş olarak rapor hazırladı. Burada hazırladığı raporlar Cumhuriyetimiz adına o gün de bugün de son derece önemlidir. "Allah'ı, tabiatı, insanları, refahı, güzelliği, çalışmayı ve sadece vatanı sevmeyi sevk edecek şiirleri ayırmalı ve yalnız onları çocuklara, öğretmeliyiz" dedi. Bugün de en çok ihtiyacımız olan bu değil midir?

 

Halide Edip Adıvar, çocukluğundan itibaren aldığı bilgi ve donanımlarını ülkesi için bir bir kullanmaya başlamıştı.

 

1919 yılında ülkemizin Yunanlar tarafından işgal edildiği günlerde   Adıvar artık, aydın bir Cumhuriyet kadını olarak, mitingler düzenledi. En hararetlisi Sultanahmet Mitingidir ve “Ey Türk ve Müslümanlar, bugün gözlerimizin önünden öteyi görmeğe mâni olan bir karanlık var; bu karanlık belki aylar, belki de yıllarca devam edebilir, fakat Türk ve Müslüman dünyası elbet bir sabaha kavuşacaktır. Ufkumuzda güneş doğacak ve ortalığı aydınlatacaktır. Türk istiklâl ve zafer güneşi, şimdi sapsarı olan benizlerimize taze bir pembelik, ümit ve saadet getirecektir. Gözlerimizi bu güneşi görmeye alıştırmalıyız. Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin ülkesi istiklalsiz kalamaz;

Mithat Paşaların, Nâmık Kemallerin, Tevfik Fikretlerin vatanı asla hürriyetten mahrum edilemez; gözlerimizi bu güneşi görmeye muktedir bir hale getirelim. Birbirimize ellerimizi uzatalım, tek bir hedefe, yalnız, Türk istiklâl ve hürriyeti gayesine doğru yürüyelim. Vatan behemehâl kurtulacaktır...” der. Halide Edip Adıvar bu mitinglerine, Vakit Gazetesi’nde yazarak devam eder, büyük bir heyecan ve milli birlik oluşturur. Cumhuriyet için, vatan için bunu damarlarında akan kan kadar mecburi hisseder. Bu yılları şöyle özetler: "Bu andan, 1922'de İzmir'e Türk Ordusu’nun muhteşem girişine kadar hiçbir şeyin önemi yoktu. Bir fert olmaktan çıkmıştım. Muhteşem millî cinnetin bir parçası olarak çalıştım, yazdım ve yaşadım." der.

 

Bugün yıpratılmış, üzülmüş, değersiz kılınmış Kızılay’ın, bir dönem başkanlığını da yapar. Kanı, canı, ailesi ve çocuklarına rağmen vatan için hiçbir olaydan ve insandan sözünü, duruşunu sakınmayan Adıvar, Mustafa Kemal Atatürk tarafından Onbaşı rütbesi alır. Adıvar, Cumhuriyet için büyük bir duruş ve onur olarak kabul eder ve cephede Atatürk’le birlikte savaşır.

 

Adıvar, 1924 ile 1936 yılları arasında belki de biyografisine çok daha başka mücadeleci konuları ekleyecekken yurt dışında olmayı tercih eder. Kırılır ama eğilmez. Hiçbir zaman düşünmekten, öğrenmekten, yazmaktan ve öğretmekten vazgeçmez. Çocukluğundan izleri olan Doğu ile Batı kültürünü, bu kültürlerin geliştirdiği fikirleri ve aydınları, bilinçle karşılaştırır, bunları yazar ve anlatır. Romanlarında bu etki oldukça baskın görülmektedir. Ancak içindeki vatan ve cumhuriyet hasreti onu yeniden yurda getirir.

 

1950 yılında milletvekili olur. Ancak mücadeleci olduğu kadar kırılgan ve naif bu cumhuriyet kadını, bu görevden 1954 yılında "Siyâsi Vedaame" başlıklı yazısını Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlayarak ayrılır. Yaklaşık on yıl sonra vefat eder.

 

Halide Edip Adıvar, baskılarla, haykırışlarla, ama hep öğrenmek, öğretmekle ve bilinçle geçen yaşam mücadelesi aslında aydın, cumhuriyetçi, Türk toplumu içindir. Türk kadınını, yıkık dökük Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçerken, harekete geçiren önemli bir aktivisttir. Öncü bir aydındır. Yazıları ve mitingleriyle sadece kadınları değil tüm vatanseverleri etkilemiştir. Örnek olmuştur.

 

Halide Edip, siyaseti sadece cephede ya da mitinglerde yapmadı elbet. Onun düşünür kimliği eserlerine, siyaseti, toplumların insanlar üzerinde ne tür etkiler yarattığını da taşıdı. En kalıcı en vurucu siyaseti romanlarında yaptı. Halkı bilinçlendirmek, savaştan yorgun düşmüş insanları uyandırmak, güven ve umut oluşturmak, yaşama katmak, sevinç yaratmak bir görevdi onun için. Eserleri tek tek incelendiğinde bu uyanışı başarıyla, azim ve inatla yaptığı görülmekte hiç kuşkusuz. "Dağa Çıkan Kurt" adlı eserlerinde, okuruna bu uyanışı anlatmak ister. Batı’nın ve Amerika’nın Türk Halkı’nın gerçekleştirdiği haklı mücadeleyi küçümsediğini okura hissettirmek ister. Kahramanların ülkeler olduğu, bu ülkelerin birbiri üzerindeki etkileri o yılların edebiyatı için ilginç bir kurgudur ve olaylar net bir şekilde okura sunulur. Bireysel romanlarda çoğu kahramanı doğu ile batı kültürü arasında sıkışmış, özgürlük hayallerini en uçta yaşarken kendi kültüründen uzaklaşan kahramanlardır. Kendi toplumunu sosyal ve kültürel olarak çok iyi anlatan Adıvar, bu anlamdaki en muhteşem eseri “Handan”dır.

Halide Edip tarihimize birebir şahitlik etmiş bir aydındır. Osmanlı’nın çöküşü ile Milli Mücadele’nin şahididir. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı olaylara, birlik ve beraberliğe, mücadeleye şahittir. Şahitliği hem edebi hem siyasi olarak tarihimize damga vurmuştur.

 

Halide Edip, Cumhuriyete giden yolda elindeki tüm olanakları zorlayarak, haykırarak, hiç kimseden korkmadan eyleme geçirmekten çekinmemiştir. Düşünür ve mücadelecidir. Türk Kadını’nın saygıyla andığı çok yönlü bir aydındır.

Cumhuriyet için ve cumhuriyetimize kattıklarından sonsuz teşekkürlerimle…  

 

Sayfa : 9