...
Başlık : SES VEREN Z’LİLERE EL VEREN ÖĞRETMENLER
Yazar : Elçin TOKER

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, bu metin bir kuşağı daha iyi anlamak için yazıldı. Z Kuşağı.

Z Kuşağının çoğu hala öğrenci, bir kısmı ise yakın zamanda iş hayatına başlayan ve aday olan bireyler. Kuşak sözcüğü; felsefe içindeki tanıma göre yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın koşullarını, dolayısıyla birbirine benzer toplumsal sorunları paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin oluşturduğu topluluktur. Kuşakların sınıflandırılması; kuşağı oluşturan bireylerin bakış açıları, tecrübeleri, düşünce sistemleri ve algıları ile uluslararası toplumda meydana gelen olaylara göre yapılmaktadır.

Eğitimimi çocuk gelişimi ve eğitimi üzerine aldıktan sonra çalışma yaşamıma geçince 0-15 yaş arası farklı yaş ve özellikleri olan çocuklarla etkinliklerde bulundum. Çocukların beni güvenli liman olarak görmeleri ile sevgili Z’lilerle çok değerli sohbetler yaptık, çok eğlenceli zaman geçirdik. Bir defasında içlerinden biri, ‘Elçin öğretmenim beni, arkadaşlarımı, başka çocukları çok mu seviyorsun? Onun için mi hep buradasın?’ Diye sormuştu. Konuşmanın nereye varacağını bilmeden, ‘evet Mustafa’cığım, çok seviyorum. Sizi oyun oynarken izlemekten de çok mutlu oluyorum,’ diye cevapladım. ‘Babaannem evde televizyon seyrediyor’ deyivermişti. Elçin buyur aç aç oku, satır aralarından bir dolu yorum çıkar diye düşünmüştüm. Ah bu hiper farkındalık düzeyine sahip Z’liler. Araştırmacı yapıya sahip aklım, onlarla ortak yaşamda daha da yoğun bir çaba içinde olmam gerektiğini biliyordu. Okulöncesi çağındaki Z’liler o dönemde benden daha iyi akıllı telefon kullanıyorlardı. Bilincimin ışığını parlatmak için ben de iyi kullanabilmeliydim. Mevlana , ‘Aynı dili konuşmak önemli değil aynı duyguları paylaşmak önemlidir.’ Demiş. Öğretmen olarak onlarla aynı dili, teknolojiyi, duyguları da paylaşmak istiyordum. Çevredekilerin Z Kuşağı’ndan memnun olmadıklarını belirttiklerinde şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; Z Kuşağı’nı farklı bir adada yaşayan, topluma uymayan, toplumsal bir ünitenin parçası olmayan bir kuşak olarak asla görmedim.

Ben “1960 Kuşağı” diye ifade edilen dönemde doğmuş bir bireyim. O yıllarda geleneksel yaşam biçiminde önce eğitimini tamamlayacaksın, sonra bir işe gireceksin, evleneceksin, çocuk sahibi olacaksın ve ardından emeklilik. Yani eğitim, belli bir süre içinde yapılıp bitirilmesi gereken bir iş olarak görülürdü. Şimdi öyle mi? Öğrenmenin süresi yok. Teknolojinin gelişmesiyle insanların okul yolu ile mesleğe geçişi önemli değişikliklere uğradı. Tetenbaum ve Mülken 1987’ de yaptıkları araştırmada bilimsel ve teknolojik bilginin her beş buçuk yılda iki katına çıktığını ve bu sürenin giderek kısaldığını saptamışlar. (1 ) Şimdi senenin 2022 olduğunu düşünürsek gerisini siz hesaplayın. Bunlara rağmen eğitimde değişmeyen önemli bir faktör var. Öğretmen! Eğitim sisteminin en önemli ve vazgeçilmez öğesi. Elbette eğitim araçlarını, programları, eğitim teknolojilerini, sınıf düzenini, yönetim tarzlarını da unutmuyorum. İlle de öğretmen diyorum. Öğretmenin ve öğrencilerinin düşünen, soru soran, olayları irdeleyen bireylerden oluştuğunu düşünsenize, o sınıf çoşar. Öğretmenlerimizin “Sen ya da Ben Bilinci” ile değil, ilişkilerinin ve yaşamının büyük resmin bilincine ulaşmış “Biz Bilinci” ile öğrencilerini hayata hazırlamalarını diliyorum. Doğan Cüceloğlu öğretmeni tanımlarken, “Tabir caizse kendini zenginleştirmek için bir gözüyle klasik eğitim düşüncelerine, bir gözüyle de bugüne ve geleceğe bakması gerektiğini düşünüyorum.” Demiş. (2 ) Tüm öğretmenlerimizi saygıyla anarken Mustafa Kemal Atatürk de sonsuz teşekkürlerimizi gönderiyorum.

Prof. Dr. Yavuz Erişen üniversite sınavlarına hazırlanan12’inci sınıf öğrencileriyle “Z Kuşağının Eğitimden ve Eğitimcilerden Beklentileri” başlıklı görüşmeler yapmış. Onlar da önceki kuşaktan öğretmenleri daha otoriter ve mesafeli bulduklarını, pandemi sürecinde uzaktan eğitimde kullandıkları cep telefonlarının birer eğitim aracı olarak kabul edilmesini beklediklerini (Z Kuşağı bireyleri internetin her zaman var olduğu bir dönemde büyüdüklerinden, bilgiye ulaşmak onlar için bir tık uzaktadır.), öğretmenleriyle aralarında mesafe olmasından hoşlanmadıklarını, (WhatsApp üzerinden acilen ulaşmak istediklerini anlatmışlar.), öğretmenlerinin mesleklerinde tutkulu ve heyecanlı olmalarını beklediklerini, modern mesleklere ve geleceğin meslekleri konusunda öğretmenleri tarafından yönlendirilmek istediklerini, klasik mesleklere yönlendirilmekten hoşlanmadıklarını belirtmişler. (3 )

Bu durumda düz anlatım yöntemiyle ders işlemeye çalışan öğretmenler baştan eksiye düşmüş oluyorlar. “Neler oluyor? İşimiz iş.” Gibi sözleri duyar gibiyim. O halde alaycı, özel, girişimci, görevlerini bilen, farkındalık düzeyi yüksek, teknolojiye bağımlı bu kuşağın öğretmenlerine Elmor’dan birkaç öneri geliyor:

Çıldırmayın! Bizim rolümüz akıllı ve istikrarlı liderlik. Uzun vadeli düşünmek için onları donatalım.

Onların doğru ve özel olduğunu onaylayın! Kontrol edilemeyenler yerine kontrol edilebilir olan çabalarını onaylayalım.

Denklemler konusunda net olun! Eğer bunu yaparsanız faydası budur, bunu yapmazsanız sonuç budur şeklinde düşünmesine yardımcı olalım.

Model tutarlılığını yaşatın! Tutarlı lider olalım, çocuklara kendilerini güvende hissettirelim.(4 )

Son öneri de benden gelsin. Sakin olun. Sevdiğinizi ve önemsediğinizi hissettirin. Çok şey biliyorlar olsalar da yine sizin bilginize ve ilginize ihtiyaçları var.

Bu kadar Z Kuşağı dedikten sonra dijital yerliler, ben bu adlandırmayı daha çok seviyorum, sizleri de unutmuş değilim.

İlk önerim; Konfor alanınızdan çıkın. Dışarıda bir hayat var. Sürekli ilerliyor. İnsanlarla tanışın, sosyal çevrenizi genişletin. Gezin. Çevrenizi ve kendinizi keşfedin.

İkinci önerim; Yeni şeyler deneyin. İyi yaptıklarınızı bulun. Kesinlikle bir hobiniz olsun.

Üçüncü önerim; Sabırlı olun. Stres yapmayın. Tüm güzel şeyleri yapacak zamanınız var.

Son önerim; Dünyada tüm devletler siyasetten eğitime pek çok konuyu konuşurken sizin kuşağa değinmeden geçemiyor. Çünkü kuşağınızın beklentilerinin gelecek için önemli bir belirleyici olduğunu biliyorlar. Onlar konuşurken sen sosyal sorumluluk projelerinde olmaya devam et.

Hepimiz aynı gemideyiz. Siz nereye biz oraya, biz nereye siz oraya.

 

KAYNAKÇA

Aksoy Gürkan, F.,(2021), Z Kuşağını Gerçekten Tanıyor Muyuz?, strasam.org/kultur-sanat-ve-egitim
(1) Büyüköztürk,Ş.,Türk Eğitim Sisteminde Araştırma Eğitimi, -DergiPark
(2) Cüceloğlu, D.,(2016), Öğretmen Olmak, Final Kültür ve Sanat Yayınları, İstanbul
(3) Erişen, Yavuz.,(2022), Öğretmen de Öğrenci de Z Kuşağı olunca, http://egitimhane.com
Fidan, Nurettin.,(1977), Eğitimde Yeni Kavramlar ve İlkeler, Tek Işık Matbaası ve Rehber Yayınevi, Ankara
(4) Karadoğan, A.,(2019), Z Kuşağı ve Öğretmenlik Mesleği, dergipark.gov.tr
Neill, A.S.,(1978), Bir Eğitim Mucizesi, Hür Yayın ve Ticaret A.Ş, İstanbul
Sarıoğlu, E.B,.(2021), Z Kuşağı Dijital Doğanların Halkla İlişkilerdeki Yansıması, Nobel Bilimsel Eserler, Ankara

Sayfa : 2