...
Başlık : ÇOCUKSAM – GENÇSEM
Yazar : Elçin TOKER

Çocukların resim kağıtlarını kucakladım, çıktım yuvadan. Hepsi A3 kağıtlarına yapılmış. Taşımam biraz zor olacak. Resim çantasında taşımalıydım. Bak kabına sığmayan bir kağıt döne döne uçarak yere kavuştu. Ikılaya, sıkılaya sonunda kağıdı yerden aldım. Bu A4 boyutunda. Ön yüzünü çevirdim, çocukların yaptığı resim değildi. Ailemizin ilk torunu Umut’un fotoğrafının fotokopisi. Çocukların resimlerinin arasında ne işi varsa?

Ailedeki üç kaybın ardından dünyaya gelmişti Umut. Babasının genç, karizmatik kuzeninden yakışıklılığı, koca nineden çalışkan olmayı, büyük haladan mücadele ruhunu almıştı sanki. O şimdi yurtdışında psikoloji okuyor. Klinik psikolog olma yolunda ilerliyor. Artık çok nadir görüyoruz kendisini. En son gördüğümde evlerinden bizim eve kadar scooter ile gelmişti. Yaklaşık on kilometre. ‘Bu çocuklara akıl ermiyor’ derdi büyüklerimiz. Şimdilerde ben çok kullanır oldum. Olacak o kadar, teknolojinin nimetleriyle büyüdü. Milenyum çağında doğdu. Z, Çevrimiçi, Dijital Yerliler, Şımartılmış Çocuklar, Kristal Çocuk kuşağı çocuğu o. Hangisini isterseniz buyurun kullanın. Akıllar nasıl karıştıysa ne çok isim verilmiş bu dönemin çocuklarına. Kuşaklar arası fark hep vardı, var olmaya da devam edecek. Bilgi hızla yenileniyor. Teknoloji günden güne değişiyor. Bunlar da kuşaklar arası iletişim kaosuna, örf ve adetlerin aşınmasına, kaybolmasına neden oluyor. Bizim çocuk pek çok kapının anahtarı olan özgüven sahibidir. Bilgi onun için harika bir şeydir. İnsanlara saygılı davranır. Omuz omuza değil, uzaktan uzağa olursa yardımı çoktur. Annesi ‘Hadi şunu birlikte yapıverelim oğlum’ dediğinde, bireysel çalışmaktan hoşlandığı için onu orada görmemiz mümkün değildir. Ekip çalışmasını sevmiyor. Kendini bilmek de bir erdemdir. Bu arada hayvanlara yapılan eziyetler, insan hakları, eğitim eşitliği gibi konular onun için önemlidir. Bir seferinde arkadaşlarıyla birlikte sosyal ağ üzerinden haberleşerek geniş çaplı bir birliktelik sağlayarak çok önemli bir işe imza atmışlardı. Hayatlarını parmaklarının ucunda yaşıyorlar. Çünkü sosyal medya onlar için sadece eğlence yeri değil, yaşama biçimleri.

Bilgi hızla yenileniyor dedik. Bu hıza neden olan ve hayatımıza milenyum çağı ile giren “Sosyal Medya” literatürüne şöyle bir bakacak olursak (1)

1991’de World Wide Web doğdu, 1994’te ilk blog yazısı yazıldı, 2000’de Wikipedia, 2004’te Sosyal medya çağının kilometre taşı olan Facebook kullanıma açıldı, 2006’da Twitter, 2010’da ise İnstagram kuruldu.

En genç kuşaklardan birisi olan Z kuşağı dünya nüfusunun üçte birini, bizde de TÜİK verilerine göre nüfusumuzun yüzde otuzunu oluşturuyormuş. Yakın gelecekte de lider, yönetici pozisyonlarında ve en büyük tüketici onlar olacaklar.

Ben bir işi o an sadece ona odaklanırsam yapabilirim. Oysa Z kuşağı öyle mi? Televizyon seyrederken telefonu ile ilgileniyor, oyun oynarken dizi izliyor, ders çalışırken mesajlaşıyor. Okuduğum bir makalede “ Teknolojideki gelişimi anlarsak Z kuşağı ne demek çözeriz.” Diye bir cümle vardı. Benim için de bu geçerli. Elbette kuşakların genel özellikleri olduğu gibi bireysel çeşitlilikleri de vardır.

Bir de dinledikleri müziklere bakalım mı? Rap müziğini çok seviyorlar. Her şeyin hızını sevdiklerinden cümlelerin bir solukta söylenmesi mi hoşlarına gidiyor? Haklarını yemek istemem, sözlere dikkat ettiğimde sosyal içerikli olduğunu gördüm.

Yapılan bir araştırmayı paylaşarak Z kuşağının bir başka yönünden de bahsetmek istiyorum. Türkiye’de beş yüz on altı kişiyle yürütülen “Sosyal Medya Çağında Kuşakların Sosyal Medya Kullanımı ve Değerlerine Yönelik Bir Dizi Ölçek Geliştirme Çalışması” (2) adı verilen, tüm kuşakların katılımıyla yapılan araştırmada en çok “Youtube kullanıyorum” diyenler Z’ler olmuş. Dünya geneline bakıldığında Youtube platformunu çoğunlukla en genç kuşakların tercih ettiği görülmüş. Bu nedenle kimlik oluşumunda Youtuber’ların ne denli önemli olabileceklerini hep hatırlayalım. Bu alandaki oyunların şiddet, korku, saldırganlık, öfke içerdiğini biliyoruz. Bu duyguların da çocuklarımıza, gençlerimize ne denli zararlı olabileceğini aklımızda tutarak hep uyanık olmayı öneriyorum.

Geçenlerde bir sohbet sırasında ‘İnternet ile yakından ilgili bu kuşağın edebiyat dünyasına karşı ilgisi nedir?’ Diye bir soru aklımıza geldi. Yanlış bir kanıya sahip olmayalım dedik. Biraz kitapçı dolaşıp onlarla da sohbet ettik. Her zaman olduğu gibi bireysel özellikler, sosyo kültürel farklılıkları dikkate aldık. Sonuçta; çoğunlukla bilim kurgu, fantastik ve macera türlerini sevdiklerini gördük.

Dokuz, on beş yaş aralığının severek okumalarını dilediğim yabancı ve Türk yazarlarının birkaç eserini paylaşacağım. Gerçi çocuklar ve gençler seçimi bize bırakmazlar. Belli mi olur, belki siz hediye alıp vermek isteyebilirsiniz. J.K. Rowling’in HARRY POTTER serisini Z Kuşağı çok sevdi. Antoine de Saint-Expery’nin KÜÇÜK PRENS’İ, Samed Behrengi’nin KÜÇÜK KARA BALIK’I, Aziz Nesin’in ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HARİKA adlı kitapları her zaman kütüphanelerinde bulunmalı. E.B White tarafından yazılan fantastik kurgu türünde olan CHORLETTE’S WEB, Yazarı C.S.Lewis olan yedi kitaptan oluşan fantastik roman türündeki NARNİA GÜNLÜKLERİ, J.R.R Tolkien‘in fantezi macera türündeki toplam üç kitaptan oluşan YÜZÜKLERİN EFENDİSİ, Carol Cujec’den GERÇEK, Hannah PECK tarafından yazılan KATE İŞ BAŞINDA kitaplarını yabancı yazarlardan ve biraz büyük yaşa göre seçtim. Türk yazarlarımızdan da Işıl Şahin ve İnci Özdemir’in günümüzde çok sık rastladığımız Alzheimer üzerinden kurguladığı “DEDEM BİR JAPON BALIĞI”, Şermin Yaşar imzalı çocukları yazmaya yönlendiren “DEDEMİN BAKKALI” ve herkes youtuber olmadan da güzel şeyler yapabiliri düşündürten Miyase Sertbatur’un “ÜNSÜZ YOUTUBERIN GÜNLÜĞÜ” nü seçtim. Birkaç tane kitap önerisi de okula başlamış pandemi nedeniyle okul tadını alamayan dokuz yaş altı için yapmak istiyorum. Şafak Özdemir- NİCE NİNE’NİN ZEYTİNİ, Will Gmehlin- BİZİM EVİN HALLERİ, Anıl Basılı-NOHUT ADAM, Beste Erin-BENİM CANIM KENDİM. Seçerken Umut’tan yardım alıp almadığımı soruyorsanız. Elbette aldım. Çünkü onunla teknoloji yardımıyla her zaman görüşebiliyoruz.

Kuşakları anlamak, geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurmak şahane oluyor. Kuşakları kendi yargılarımızla değil onlara ait gerçeklerle tanımaya ne dersiniz?

Genççe.

KAYNAKÇA

(1) Onuk Deniz, “Z Kuşağı ve Sosyal Medya” 2021 https://www.google.com/amp/s/www.posta.com.tr/amp/yazarlar/deniz-onuk/z-kusagi-ve-sosyal-medya-2334541

(2) Deniz Levent -Tutgun Ünal Aylin ,”Sosyal Medya Çağında Kuşakların Sosyal Medya Kullanımı ve Değerlerine Yönelik Bir Dizi Ölçek Geliştirme Çalışması” Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İstanbul, 2019

Sayfa : 1