...
Başlık : karadullar/kirke Hanife-1
Yazar : Betül İğdeli

onu sevmiştim
güldü bana yaşlı cadı dedi
yaşlısın bana göre çok yaşlı
gözlerim yaşlı benim yaşıma erme emi dedim
peşinden gittiğin gülnazın
sanki senden genç mi
sen yaşıtlarına ya da gençlerle
hiç beraber oldun mu  da
benim için yalvar yakar olduğun zamanları
ne de çabuk unuttun
bitin kanlanıncaya kadar paramı yedin
karşıma geçip etme bulma dünyası dersen
seni öldürürüm

ben de şaşıyorum
nasıl bu günlere geldim
iyilikmiş kötü olmaya cesaretin yok ki senin
derdi mamam
kötülükten zevk alıyordu şeytanın kızıydı o
bense katlanıyordum
yaşadıklarıma

adam gelir
kusar biriktirdiklerini içinde
sen bilirsin faydası yok
bir şey söylemenin
kafanı sallayıp duran
bir sallabaş olur çıkarsın
zaten bir şey de anlamazsın
yalnız susar dinlersin
ya da dinler görünürsün

artık o senin hamin olur
dert ortağı da sen
bilsen de dışarıda

görmezden gelerek
seni tanımayacak
karısının çocukların yanında aslan kesilen
bu yaralı kedicik
önünden tütsüyle
geçilen bir makam sahibiyken
 çatışmanın ne yararı var sana
kullanabilirsen kullanırsın forsunu

biz ayrı dünyaların
insanlarıyız zaten
hem de aynı yolların yolcusuyuz
merhamet yok kimseye kendinden başka

“dullara yas yaraşır”mış
ya karadullara ne yakışır
saçlarımız evet o iğrenç sarı saçlarımız
alameti farikamız
koyu kırmızı rujlar
boyacı küpüne dalmış yüzler içi kan ağlarken
koketçe kahkahalar
karadul maskesi altında
alkol kokan nefesimizin ardında
günlük belki saatlik beyleri eğlendiririz
ö q ü z …leri

en çok takıldıkları dertlerini
bir ana suskunluğu
bir eşin şefkatiyle izleriz

beynelmileliz biz
adımız değişse de
kimse bilmez biz kimiz
kökenimiz yüreğin derinliklerinde gizli

mefistonun tilmizlerine
teres mi derler
 şeytanın evlatlığına
o...  derler ya değişmez hiç
dini paradır
bizi satanların

oksijenli saçını
esmer yüzüyle bütünleyen
gacıları gündüz görse kaçanların
geceleri tapındığı düzgünlü kadınlarız hepimiz

aynalı tuvalet masasında
sırlarından yansıyan siluete bakıyor
bakıyor da bir vakitler
kazulet kadınların adını anmaya korktukları
kendisi miydi şaşıyordu

bu gün onun 50. Dilşat
 87. fadime yılındadır
dilşat hanımfendi
vergi birincisi  sermayedarın
 gariban fadimeyi gömdüğü
sermaye Dilşat
bu günleri de gördü
evliler gümüş altın platin günlerini kutlarlarmış
o zoraki yaşadığı kara günleri anmak istemez ki

pembe dizilerin değil
kara mizahın kara ecesiydi
beyaz atlı prenslerin kabusuydu
masallarda kalan masum prenses rüyalarının da sonu

namus kaybolan
yüce kıymetlimizse
yükselen değer
parra oldukça bu düzende karın doğurmak
çaresiz kimsesiz kızların başına kalmışsa
anadan babadan yardan fayda yoksa
tek sermeyesi bedeniyse

özü ne yapsın
ya başa gelenler gelmiş der
keyfini sürerken yaptığı işin
canına okur sevenlerinin

ya da cehennemi ateşle kavrulurken
içinin almadığı adamlarla yatarak
her gün biraz daha karanlığa gömülür
aynadaki süslü püslü suretinden habersiz

zenginin canı erkek çekmiş
gününü gün ederken azizeyi oynamasın
bunu yapan erkekse zampara olup paye alırken
kazanova playboy diye özenilirse garılar neden yapmasın da
bizim adımızı kullanmasınlar

bizler bile isteye gelmedik bu günlerimize
bilirim
ne kadar paralanırsam paralanayım
ben sosyeteye giremem

sanki onların elleri
benden temiz
sanırsınız gönülleri benden yufka
dilencilere verirler gibi yardımları
üç beş kuruşluk sadakaları

bilirsiniz
bizde can mı mal mı denirse mal candan kıymetlidir
eğer kendinizin ki değilse
kızlarım benin ana mallarım
onların başı üstüne yemin ederim ki
bizde yalan yoktur

kim demiş adamları
soyup soğana çevirirmişim
kendi ayaklarıyla geldiler
ben ellerinden zorla mı aldım
gelmeselerdi vermeselerdi

DEVAMI HAFTAYA PAZARA

 

Sayfa : 6