...
Başlık : Kaynak su derinlik
Yazar : Burcu Aydoğan Altın

 İlk aklımda kalanlar bunlardı, kitaba ismini konduran Ay Eskir Gün Işırken öyküsünden.

Başlangıçta bir neyzen çıktı sahneye sanki. Neyini üflerken bizi de kendi derinlerine ve dalgalarına götürdü. Derken usulca kıyıya bıraktı.

Şimdi bir Hünkar’ın düğünündeydik. Gerektiği kadarını gösterip, görünmeyeni düşündüren bir perde vardı sahnede artık.

Bir ara başlayan vurmalı çalgıların eşliğinde kurulmuş bir ritim düzenli bir akışa geçmişti. Bu sefer de kafedeydik. Etrafta ölüler. Ya da onların canlı esvapları. Neticede hepsi oradaydı. Hepsinin de ayrı bir hikayesi vardı. Bazısı bir sözcük, bazısı bir cümle kadar yakınlarda dolaşan. Yazar tüm bunları, neyin her notasını davulun her ayak sesiyle şahlandırması gibi duyuyordu. Bir ara ay eskirken olsa gerek, kendi gölgesi de sahneye yansıdı. Ritim artık içime işlemiş, kelimelerin arasında bilinçsizce salınırken eşlik ediyordu. Derken kafe yine saraya dönüştü. İki erkek, kostümlerinden çok gönülleri süslü. Aralarında fazla ihtişama gerek duymadan aktarılan duygular.  Gölgedeki kaynağın sunduğu su ve derinlik. Artık gün ışımış olsa gerek. Şimdi bir sonraki öyküye uyanma vakti.
 

Sayfa : 5