...
Başlık : 5. FARUK DUMAN, “SUS BARBATUS!” Üslup: Masal ve Gerçekçilik
Yazar : Nilgün Çelik

 

 

FARUK DUMAN, “SUS BARBATUS!”

Üslup: Masal ve Gerçekçilik…

Nilgün Çelik

Sus Barbatus!1 kitaba adını veren bir kahraman olsa da “kült bir dönem romanıdır” de- mek abartı olmaz. Füruzan’nın 47’lileri ile Yaşar Kemal’in upuzun betimlediği Çukurova tas- virleri tadında. Belki sade kıvrak dili ile daha ötesi. Sade dili diyorum çünkü F. Duman kendi dilinin dilbilgisini kurmuş. Cümle bitmeden nokta ile sonlandırılmış üç cümle, bir cümleyi oluş- turuyor. Yazar kendi üslubunu oluştururken, buna neden gerek duyduğunu düşünen okuru peşine takıp olayların içine sokuyor. Okuyucuyla konuşan dış ses, bazen romanın kahramanı olup, masalsı gerçek tadında felsefi cümleleri de araya serpiştirip okuyanı uyandırıyor. Edebi- yatın felsefe ile kardeşliğini kutsuyor belki de. “Neden dersen” diyerek okuyucuyu sormadığı soruya dahil ediyor. Üslup, masal ve gerçekçilik…

Altını çize çize yol alıyorum kitapta. A. Dağları, Ç. Gölü… ve ilerledikçe çoğalan kahramanlar… Hangi kahramanı öne çıkarsam diğerine haksızlık olacak. Her birini ayrı seviyorum. Fakat romanın sonuna ka- dar günün birinde tüm kahramanların ve kitabı okuyan herkesin Sus Barbatus! olmasını bekliyorum. Sus Barbatus! neden bizim dünyamıza girmeli?

F.Duman doğa ile atmosfer yaratmakta son derece başarılı bir yazar. Sencer İle Yusufcuk (Can Yayın- ları, 2009), İncir Tarihi ((Can Yayınları,2010), Ve Bir Pars Hüzünle Kaybolur(Can Yayınları, 2012), Köpekler İçin Gece Müziği (Can Yayınları,2014) ilk aklıma gelen kitapları. Bu romanın Atmosferinde soğuktan don- maya, donmuş gölün üzerinde kaymaya, karlı ormanda kaybolmaya, Sus Barbatus!’la ölüp can bulmaya hazır olmalı okuyucu.İnsan hallerini, duygu ve gelişimlerini, çaresiz ve yolsuz kalışların sebeplerini-so- nuçlarını, siyasetin barbarlığını,barbar bilinenlerin vicdanını okumaya hazır olmalı.

“Dünyanın en tuhaf mahluku, suç işlediğinin bilincinde olan mahluk. Adam biliyor ki bu yaptığım doğru değil. O zaman başka bir şeye dönüşüyor. O zaman kaybetmiş oluyor işte, öldürse de. Ama tabii bunu suç kabul etmeyenler de var. Asıl korkunç olanlar onlar. “ (s, 289) cümle ile siyaseti ve yönetimi bam telinden vuruyor. Yazar 1979 Türkiye’sinde olup bitenleri romana sessizce katarken siyasi içeriği sebe- biyle kült roman sıralamasına girecek bir yapıt ortaya çıkarmayı hedefledi mi bilmiyorum. Edebiyatın in- sanı geliştirme felsefesinden uzaklaşıp, siyasi propaganda aracı olarak görüp bu sebeple yasaklanan tüm günlerin çilesini roman kahramanı Mustafa, Aynur, Faruk, Gülşen mi çekti sadece? Kaçımızın ailesinde bunlardan biri yok? Aydınlanmanın önüne çekilmiş buz dağını çiziyor, Faruk Duman bize.

Okuyucuya bir ip ucu daha:

Romanın içinde gizlenen aşklar; Aysel’le Faruk’un belirsiz yollarda oluşan aşklarıyla, Kenan, Zeynep ve Atalay üçlüsünün imkansız aşklarını da Faruk Duman, ince ince okuyucuya sunuyor. Merak edenler için roman da aşk da var. Çocuk Atalay’a aşkı için, Kenan’ın beklenmeyen gücü için, 1979-1980’li yılların tüm aydın, dirençli çocukları için Faruk Duman’a teşekkür ederim.

 

 

Sayfa : 5