...
Başlık : KUM ve RÜZGÂR
Yazar : Ali Günay

   Soluk soluğaydı. Uçsuz bucaksız bir çöldeydim, diye anlatmaya başladı.

   Kum ayakucumdan ufka doğru uzanıyordu, irili ufaklı tümsekler ve çeşitli boylarda tepeciklerle. Yer yer kendini dağ sanan tepeler de yok değildi. Çölün yüzünü okşayan hafif rüzgâr, yüzeydeki kumları bir o yana bir bu yana savuruyordu.

   Korktun mu?

   Fırsat kalmadı.  Kum değil, insan onlar, diyen bir sesle irkildim.

   Sonra?

   Kocaman bir El uzandı. Ses de onundu. Bak, dedi El. İşaret parmağıyla kuma dokundu. Kımıl kımıl bir devinim başladı. Haklıydı, kum değil, insandılar; her yaştan, her cinsten…

   Küçük tümsekler, tepecikler de koca tepeler de insanlardan oluşmuştu. Her biri en az iki kişinin omzuna basmış insanlardan. Tepecikler, üst üste dizilmiş tümseklerden; tepeler ise, tümsek ve tepeciklerden oluşuyordu.

   En alttakiler cüce sürüsü gibiyken, yukarı doğru durum değişiyordu. Herkes bir altındakinden biraz daha büyük, dolayısıyla bir üstündekinden o oranda küçüktü. Aynı kattakiler, yaklaşık aynı boydaydılar. Yukarı çıkanın boyu uzuyor, şişmanlıyordu. Doruktakiler ise gerçek birer devdiler.

   Aşağıdakiler üstündekilerin yalnızca kocaman ayaklarını, yukarıdakiler ise alttakilerin küçücük başlarını görebiliyordu. En alttakiler için en üsttekiler, görünmeyen ama her an hissedilen, gökyüzünü kaplamış koca ayaklardı. Varlıklarını, birer kara bulut gibi güneşi perdelemeleri ve ezici ağırlıklarıyla duyuruyorlardı.

   Nasıl böyle kıpırtısız duruyorlar, diye sordum El’e, üst üste insan kuleleri oluşturur gibi?

   Dikkatli bak, dedi El. Tersine, kıpır kıpırlar. Her biri yükselmek için basacak omuz arıyor. Bulup yükselenler de olmuyor değil. Ama diziliş, düzen pek değişmiyor. Üsttekiler aşağı düşeriz endişesiyle, alttakiler ise üstümüze yıkılırlar korkusuyla yapıyı korumayı yeğliyorlar. Bir de ortak düşmanları var; aslında üsttekilerin düşmanı: kum fırtınaları…

   Parmağıyla en alttakilerden birine dokundu. Farklı renkte miydi, dokunuşla mı farklılaştı rengi, bilmiyorum. Bunu izle, dedi, Onu seçtim; hırslı, inançlı ve kurnaz...

   Ardından bir fırtına koptu. Göz gözü görmez oldu. Diğerleriyle birlikte havalanan bizim “renkli cüce” ayağını koyacak iki omuz bulmakta gecikmedi. Omzuna bastığı iki kişi de onun rengini aldılar. Onlar da dört kişinin, dört kişi, sekiz; sekiz, on altının…

   Bizimki omuzdan omuza atlıyor, zikzaklar çizerek yükseliyordu. Böyledir, dedi El, Ya zikzak çizerek veya döne döne yükselinir.

   Daha dikkatli bakınca gördüm ki, altındakiler basacak yeni omuzlar buldukça yükseliyor, onu da yükseltiyorlardı. Bunun için, başka renklerdeki insan kuleleriyle deve güreşi benzeri bir itişmeye giriyor, sökebildiklerini aşağı atıyorlardı. Ayaklarının altına aldıklarını renklerine boyuyor veya renksizleştiriyorlardı. Onlar yükseldikçe, onların rengine boyananlar da çoğalıyordu. Bizimkinin renginde, kendini dağ sanan tepe oluşmuştu. Yukarıdan aşağıya doğru renk soluyor, açılıyordu. En altlarda kalanlar yine renksizdi. Daha doğrusu kum rengindeydiler. “Renkli dev” en üsteydi. Aşağıdakileri birer nokta olarak görüyordu. En alttakiler ise onu, giderek uzaklaşıp yabancılaşan bir yüz ve yaklaşan dev bir ayak olarak.

   Aslında, dedi El, Rüzgârı yaratan en alttakilerin devinimidir. Benim yaptığım onu sadece hızlandırmaya ve yönlendirmeye çalışmak. En alttakilerin korkması için bir neden yok aslında. Rüzgâr fırtınaya dönüştüğünde, en üstten yıkmaya başlar çünkü.

   Göreceksin bir sonraki fırtınada…                                                  

                                                                                           Şubat 2013

ZAMANIN AYNASINDA

Yazar Ali Günay; Şubat 2022 tarihinde yayımlanan son öykü kitabında yirmi dokuz öyküyü, doksan sayfada, ülkenin ve dünyanın kanayan yaralarına kalemiyle dokunur ve her dokunuş bir “AH…”ile okurun zihnine ilmek atar.
Barış diye yola çıkan Pippa Bacca gelinin hunharca katledilmesi, terör belasına kırk dört can veren ‘Bilge Köy’ halkı, kozmik odadan, gezi parkına geniş bir yelpazede gezinen temalarıyla
son sayfada “sevgi” der, Yazar Ali Günay. Kısacık öyküleriyle uzun uzun düşündürür.

                                                                    Ü. Gülsüm Bülbül

                                                                          10 Mayıs 2022

Sayfa : 14