...
Başlık : Kasırganın Gözü
Yazar : Ü.Gülsüm Bülbül

                          

Kasırganın gözü nedir? Kasırganın sakin merkezidir. Göz, bir bakıma, kasırganın son derece hızlı esen rüzgarlarıyla çevrili dev bir çörek içindeki delik gibidir. Fırtına ilerledikçe göz, fırtına içinde kayar.

Göz neden tehlikelidir? Çünkü fırtınanın bittiğine inanmanız için sizi kandırır. Sakin merkez yukarıdan geçtiğinde bazı insanlar dışarı çıkar. Daha sonra kasırganın diğer yarısı geldiğinde yaralanabilir veya ölebilirler. Ama göz aynı zamanda bir lütuf da olabilir. Denizciler genellikle sükuneti, fırtınanın geri kalanı içeri girmeden önce teknelerini bağlama şansı olarak kullanırlar. Ve kuşlar genellikle kasırganın gözünde güvenle uçarlar. https://nedeninedir.com/kasirganin-gozu-nedir

     Yazar Necati Tosuner kitabına “Kasırganın Gözü” adını vermeden çok düşünmüş ve eseri okuyanlar da bu başlığı içeriğe çok uygun bulmuş olmalı. Tosuner’in bu kitabı kasırganın gözünden sarmal, parçalı anlatı biçimi diyebileceğimiz bir metindir.

 Klasik bir roman, öykü ya da şiir olarak nitelenemez. Karnaval bir anlatı diyecek olursak; roman ama ana karakteri olmayan, hiçbir isim geçmeyen, olay ve devamlılığı bulunmayan, öykü ama başı sonu belli değil, su gibi akan, düşündüren şiirsel bir anlatı ama tam anlamıyla hiçbir edebiyat nitelemesine uymayan Necati Tosuner’e ait edebi bir yöntem denilebilir. Yazı metni yazarın içindedir. Necati Tosuner’in bu kitabı alışık olduğumuz geleneksel romanlardaki gibi her şeyi gören, algılayan, açıklayan bir anlatı değildir. Olaylar, zaman-mekân gözetmeyen, birinci tekil şahıs tarafından, değişik görüş açısıyla bize dünyayı tanıtan, kendi dilini kurmuş bir yazarın söylemidir.

    Öykü Teknesi dergisinin Mart-Nisan 2010 tarihli 14. sayısında Zeynep Sönmez’in yaptığı söyleşide şöyle der Tosuner; “Kasırganın Gözü”nü biçimleyen deneysellik görünümünün yazar için taşıdığı risk ortada zaten… Ama, ben onun hamalı olmaya can attım bile bile. “Ben bunu nasıl anlatmalıyım?” sorusunun vardığı yerdedir “Kasırganın Gözü”. Söylemek istediğim için aradığım çarpıcılığa ulaştığıma inanıyorum.

 

     2008 yılında “Kasırganın Gözü” kitabıyla Attila İlhan Roman Ödülünü alır Necati Tosuner. Kendisi de bu romanına” roman” denilemeyeceği konusunda tartışmalar olabileceğini düşündüğünden, kitabın 31.nci sayfasında da okura seslenir. “Bu yazdıklarım için ‘roman değil’ diyen biri olacaksa, şimdiden bıraksın okumayı! Benim için artık çok geç. Okuyan geç, kalmış değil…”

     Kasırganın Gözü romanında yazar Tosuner; Çocukluktan başlar insanlık hallerini anlatmaya. ‘Balkona asılan mavi mavi bebek çamaşırları,’ der. Sonra sevinç, sevda, unutma, iç sıkıntısı, üzünç, yılgınlık, yalnızlık, derin kuyular, karanlık ve ölüm. İnsanı derinden düşündüren, sarsan duyguları anlatır. Duygular deniz dalgası gibidir. Şiddeti, tacizi görür, öfke olur, gittikçe yükselir. Depremi, terörü ve toplumsal olayları yer, zaman, isim söylemeden, sezdirir. Okur katmanları açarsa, öyküler çoğalır, birbirine ulanır ve roman artar, kocaman bir dünyayı anlatır. Sorular sorar bu eserinde yazar, yanıtları vermez, okura bırakır. Metinden kısa bir örnek verecek olursak; ‘İyi ki insanoğlunun gözyaşı para etmiyor. Bir de paraya dönüşüyor olsaydı neler gelmezdi insanlığın başına! Gözyaşı vurguncuları örgütlenir, kırbaç şaklatır, daha çok ağlatmak için...daha çok gözyaşı elde etmek için.. gözyaşını altına, elmasa çevirmek, daha çok kazanmak için… ‘(Sayfa 9) Diyor yazar ve okur bu düşünceyi çoğaltıyor zihninde.

    ‘Kulaklarımda gümbürdeyen sessizlik.

     Yalnızlık.’ (Sayfa 13) Bu cümlelerle başlayan bölümde ‘Bir bardak’ anlatılır. Bu bardak bir çocuktur, kadındır, bir yere aittir, kırılır, acıtır, boştur, doludur, keyiflidir, canavardır, dirençlidir. ‘Zaten.’ ‘Bardakkıran.’ ‘Kırılmış bardaklar biriktiren adam.’ Der yazar ve bölüm biter. Boşluklar okurun doldurmasına, hayaline, düşüncesine bırakılır. Gençken; yaşamdan parçalar, eğitim, iş hayatı, evlilik, toplumsal olaylar, politika, tutukluluk, ayrılık, özlem, uyumsuzluk, yabancılıktır daha çok bireyin yoluna çıkan. Yaşlanınca; ömür yokuş aşağı inmeye başlar ve duygular da duruma uyum gösterir sanki. Güçsüzlük, bıkkınlık, vazgeçme, hırçınlık,  inanç, intihar düşüncesi ya da huzurevi. Hayatı sorgulama. Son satırlar.

    ‘Bu yaz da geçti ey eylül!

     Bak, akşam pazarına gidiyor iki teyze

     Tey-ze mi?

     Kendine güldürme kendini!’ (Sayfa 66)

 

Kaynak:*Kasırganın Gözü, Necati Tosuner, Kanat Yayıncılık, İstanbul, 2008

 

                                                                                    

 

 

    

 

 

Sayfa : 6