...
Başlık : HAYDAR KOÇ KİTABI’NA SUNU
Yazar : Çocukları

Babamızın yıllar boyu inatla sürdürdüğü günlük tutma alışkanlığı, onun belleği oldu. Böylece geçmişin ayrıntılarını unutuşa terk etmedi. Biz çocuklarının yıllar yılı sayısız kereler dinlediği köy enstitüsü anıları, bu kitabın konusu oldu. Zamanın belleğine kazındılar, kayıt altındalar artık. Babamızın yıllardır defterlere yazıp biriktirdiği hikâyenin bir bölümü sonunda kitaplaştı; bir uzun ağıta dönüştü.

Teşekkürler baba. Azmine, kararlılığına ve boyun eğmeyen iradene saygı ve hayranlıkla…

Çocukların olmaktan onur duyuyoruz.

Babamız olduğun için söylemiyoruz, kim olursan ol, buna hayran olmamak mümkün değil.

Ayrıca senin gibi özverili ve iyi kalpli, pek çok meziyetle bezeli bir babanın çocukları olduğumuz için ne kadar gururlansak azdır.

Hem babamız hem öğretmenimiz... İyi bir bahçıvan; köyün, kasabanın sağlıkçısı (hem danışırlar hem iğnelerini, pansumanlarını yaptırırlardı), eski bir fotoğrafçı, evimizin terzisi (…), her şeyden önemlisi çok iyi bir arkadaş.

Yokluk ve savaş yıllarında büyüyen babamız ve arkadaşlarının hem okuduğu, hem binalarını, yollarını yapıp onardığı, hem de doğrudan üretime katıldığı müthiş bir öğrenme-öğretme hevesiyle üretkenliğin özümsendiği bu kutsal mekânlar (köy enstitüleri), ülkemiz için gerçek bir şanstı. Ama o günün koşullarında maalesef sürdürülemedi ve daha yolun başındayken engellendiler.

Bu kitabı, Anadolu devriminin yarım kalmış bir ütopyası olan köy enstitülerinin ve yakın geçmişte köyünün toprağına sırladığımız annemizin anısına sunuyoruz.

Bu imecede emeği geçen, kitabın yayımlanmasına katkı sunan herkese teşekkür ederiz.

 

EY BABAM
 bir depremin kıyılarına vurdum
 denizi gördüm: kan kırmızısı-
köpükler bıraktım: ölümsüz bildiriler
marşlar sloganlar pankartlar…

dağlara çekiliyorum yeniden
 ırmaklar kaynağına: kardelen otağına
 yollarda bıraktığım izlere basarak
 yollarda ateşler yakarak: yine-

 bakır tenli türküler sarındım-
 yaralarıma: toprağa kök saldı yüreğim
 ırmak ırmak ağladım: umutsuzca
 ey babam: dağlara şavkımız vurunca.

 

Sayfa : 10