Perihan Karayel Çocuk ve Gençlik Edebiyatı
”Yazı,evrene iz…”

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Yangın’ sözcüğü de Temmuz ayında bize ‘Sivas Katliamı’nı hatırlatır. 2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas Madımak Oteli'nde otuz üç aydın, sanatçı, yazar ve ozan ile iki otel çalışanı yakılarak öldürüldü.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Yaşam uzadıkça yaşam öyküsünü kısaltanlardandır şair, yazar Aydın Şimşek. 1960 yılında doğdum Çorum’da dese de dünyalıdır. Memur aile çocuğu, ülkenin farklı yerleşim yerlerinde öğrenimini sürdürür. Her daim öğrenen ve öğretenlerdendir.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Aydın Şimşek; edebiyatın farklı türlerinde ürünler veren üretken bir şar-yazar. Bu güne kadar 9 şiir kitabı, 7 deneme-kuram kitabı, 1 Otobiyografik çalışması ve 1 romanı yayımlandı. Ayrıca yaklaşık 10 ortak kitapta yer aldı.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Yıllar önce, edebiyat öğrenimi gören ve edebiyatta yeni eğilimlere yoğun ilgi duyan, meraklı bir üniversite öğrencisiydim. Mart 1983’te Yazko Edebiyat dergisinde ilk eleştirel metnim yayımlanmıştı; ancak, hayatın getirdikleri ve mesleki çalışmalarımın yoğunluğu, beni yazmaktan epeyce uzaklara savurdu yıllar içinde.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Tüm sanat dalları gibi edebiyat da çağın gerçeklikle kurduğu ilişki doğrultusunda yenilenir, gelişir. Yirminci yüzyılda toplumsal ve teknolojik gelişmeler günlük hayatın gerçeğini hızla etkiledi. Uçak, telefon, televizyon gibi araçlar kullanılmaya başlanınca...

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Tanımların baskın ideoloji eliyle sığlaştırıldığı zamanlardayız. Hızın ve hırsın, rastladığı her şeyi dönüştürmesine tanıklık ediyoruz(ki ilerici bir dönüşüm değil söz konusu olan). İçi boşaltılmış kavramlarla örülüyor yenidünya düzeni.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Şair/yazar Aydın Şimşek...durmaksızın çalışan ve üreten ender insanlardan. Son yapıtı “Bebek Patikleri”, çağını okuyabilen ve zamanın ruhunu tanımlayabilen önemli bir söz atlası.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Kopuk ve Hiç (*)uzun bir şiir serüveninin,uzun düşünmelerin, felsefi bir yolculuğun ürünüdür.Aydın Şimşek’in ilk romanı, onun şairliğine özgü örtülü bir dile ve edebiyat araştırmacılığına uyan bir kurgusal

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Şiirin var oluş sürecinde onu yaratan şairin estetik, içerik, yaratıcılık konusundaki kaygıları, ilgi duyduğu akımlar, kuramlar, yönelimler, yüz yüze geldiği toplumsal-tarihsel olaylar, benliğinin oluşmasında temel teşkil eden hayat hikâyesi ve psikolojik yapısı gibi parametreler etkili olsa da...

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Aydın Şimşek 1960 doğumlu bir şair ilk şiirlerini 19 yaşında 1979 sonlarında yayınladığına göre şiire yeni başlayan bir genç için ne erken ne de geç bir yaş sayılmaz.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Hepimizin çok yakından tanıdığı ünlü tarihçimiz Mehmet Fuat Köprülü o zamanki adıyla Köprülüzade Mehmet Fuat, 1915 yılında kaybettiğimiz Tevfik Fikret hakkında dini konularda yayın yapan bir basılı yayında onun kişiliğine ve sanatına karşı düzeysiz bir biçimde saldıran bir manzume yayınlandığını görür.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
...Üç tanış insan, zaman içerisinde ne zaman dost olduk veya olduk mu, olamadık ise niye? Neydi bizi bir araya getiren güç ve istek? ZAMANSAL VE MEKANSAL TANIŞLIK MI?

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Balkanlardayız. İçimizdeki kederi, gamı atalım, neşelenelim, bilgimiz görgümüz artsın diyerek çıktık yola. İlk günler hoştu. Belgrad göründü. Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği bölgeyi gökyüzünden izlemek yaratanın dünyaya...

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Akşamın karanlığı üstümüze çöktüğünde, Abdo’nun telaşla yaktığı lüks lâmbası bana hep masalsı gelmiştir. Evin bu mucizevi ve bir o kadar da değerli objesinin aydınlığında dinlediğim Cırt Bıyık hikâyelerinin, bu hissiyatımda mutlaka etkisi vardı.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Bir uzvun ölü belleğini diriltme çabası kadar meşakkatli bir şey görmedim. Ten yaralarından ve tin yaralarından öptüm seni; hâre-i gamzelerinden. (Tenimle, tinimle/ olanca rikkatimle…

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Anam yine hastalandıydı, bir gün iyi olsa ertesi gün ağrılar içinde kıvranırdı. Böyle olduğu zaman beni yanına çağırırdı. “İlk gözümün ağrısı oğul, gönlün kimi çekerse, kimi seversen sev kabulüm, evereyim. Mürüvvetini görmeden gözlerimi yummayayım...

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Edebiyat öğretmenimiz Ömer Ağa 100 kilodan aşağı çekmeyen iri kıyım bir adamdı. Soyadı Cantekin olmasına rağmen herkes ona Ömer ağa derdi.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Küçücük bir kulübe. Çatının üzerinden kuşlar geçiyor. Çatı kırmızı. Bir de uçurtma. Sarı. Gözün eriminde duruyor. Kuşların ardı sıra göğün kanatlarında dolaşmak istiyor...

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Kısacıktı. Boyu ancak on, on iki santim kadardı. Bir karış bile değildi. Etine dolgun, sıradan bir balık, adını bilmiyordum, hâlâ da bilmiyorum. Minik ağzını açıp açıp kapatıyordu.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Bir karaltıydı önce sahnede, sonra ışıklar bir bölümünü aydınlattı perdenin…Adı belliydi…Kaçış…

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Hemşirelik Fakültesi’ni bitirmek için son stajıma başlıyordum. Tüm belgelerimi hazırlamıştım. Okulumun da yardımıyla Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde klinik staja kabul edilmiştim.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Bir Hüzzam beste dökülür, yorgun udun dudaklarından, Çuhacıhan'da, değmiş Pek Mahir'ce bir ustanın parmakları, Monturda gratı tarifsiz bir mücevher, pahası biçilemez,

TEMMUZ-AĞUSTOS.
iğne oyası gibi/ ince ince/ nakışlarken ömrümü/ ipin ucu kaçtı bir kere/ hızla sökülüyor günler

TEMMUZ-AĞUSTOS.
...kimin silahıydı vuran/ kimin silahıylaydı vurulan/ yoksulun yoksulu vurmasıydı alnından/ maşalık öyküsüydü vuran ve vurduran

TEMMUZ-AĞUSTOS.
...Kabuk da bağlamıyor ki/ O tuhaf yara. İnce bir zarla/ Ancak örtebilmiş kadın. Ne zaman biri dokunsa, Kanıyor…

TEMMUZ-AĞUSTOS.
karanfil bastım yarama/ al karanfil acılandı/ kendi tarihi altında ezildi kent/ bin yıllık bir çınar kökünden sökülür gibi/ kılıçlar çekildi vicdanlar sustu/ ey ölümün sessiz çığlığı

TEMMUZ-AĞUSTOS.
fiş fiş fiş... fahişe fahiş /hastabakıcılara zamanında güllabici denilirken / hemşirelere hemşir diye gülenler /erkek fahişelere fahiş mi diyecekler...

MAYIS-HAZİRAN.
İlk insanların düşünce ve imgelem biçimleri bugün bize masalsı gelmektedir. Oysa onların normal günlük algılarıdır bizim masallarımız.

OCAK-ŞUBAT.
Kuşakları anlamak, geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurmak şahane oluyor. Kuşakları kendi yargılarımızla değil onlara ait gerçeklerle tanımaya ne dersiniz? Genççe.

OCAK-ŞUBAT.
genç kuşağa, içine doğdukları alandan, dijital ortamdan edebiyata katılabilmeleri için pozitif ayrımcılıkla dergimizde özel bir yer ayırdık. Geleceğin inşasında hayal gücünün payını kabul ederek Z kuşağının hayal gücünü sergileyebilecekleri öykü, şiir, makale gibi edebi ürünlere bu bölümde yer vereceğiz.

MART-NİSAN.
Ben Bade. Yedi yaşındayım. Küçük yaşlarımdan beri seni tanıyorum. Seni çok seviyorum. Niye mi? Özgür bir çocuk olduğum için; Bir kız çocuğu olarak okula gidebildiğim için; Kendi dilimi konuşabildiğim için; Modern kıyafetler giyebildiğim

MAYIS-HAZİRAN.
Hale Gökalpsezer'in resimlediği minik kutup ayısı bozonun masal tadında anlatısı

MAYIS-HAZİRAN.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, bu metin bir kuşağı daha iyi anlamak için yazıldı. Z Kuşağı.

TEMMUZ-AĞUSTOS.
Cahide ekrandaydı. Haftada bazen bir, duruma göre iki kez, camdan cama ama candan cana muhabbet etmeye başlamıştık. Bu durum son iki buçuk yıldır pandeminin bir öğretisi olarak alışkanlığımız olmuştu. Konuşmalarımızın temeli; çocuklar, aile büyüklerimiz, pandemi… , sayemde okulda popi oldunuz. Ben sizin gülüşünüze tav’ken bana yargı dağıtıyosunuz. Bana hep “Bencilsin, tüketim çılgınısın, çabuk sıkılıyorsum, sanal dünyada sosyalleşiyorsun, internet olmasa ne yapacaksım?, Bla, bla, bla… diyosunuz.” Ya biraz salın beni!