...
Başlık : Esrik Roman ADSIZ OZANLAR KENTİ// Serdar Koç (M. LorisLemur M.)
Yazar : (M.Loris Lemur M) Serdar Koç

-XV-
-Şiire kızdığım da oluyor. Bazen beni kandırdığını düşünüyorum. Yalanlarıyla beni oyalarken, hayatın yanı başımdan geçip gittiğini hissettiğim de oluyor.
Anlamı çok derinleştirirsen anlamsızlığa ulaşırsın sonunda. Kuyudan çıkamazsın.
Anlamdaki anlamsızlık anlamlıdır. Ulaşılmış, oluşmuş, doğmuş, doğurulmuştur.
Anlamı anlamsızlaştırmak, aslında yeni bir anlama yönelmektir de, anlamsızlığı ilerleterek…
Dönüp anlamsızlıktan yeniden ve yeniden anlama ulaşılabilir.

-Kibirle övüngenlik bir madalyonun iki yüzü gibidir. Kendilerini kahramanlaştırma hırsıyla malul, içten içe uğunurlar. Kendinden menkul.
-Oturduk masaya, bir cümle rakı söyledik meyhaneciye, bil cümle meze. Başladık karşılıklı söyleşiye. Neler neler konuştuk. İçtikçe harelendik, içtikçe manalandık, içtikçe parelendik.
(Çocukluğumu selamlıyor, dip köşe ebeveynlerimin arasında gidip gelen ritüelleri.)

-Nasıl da kalabalığım. Nasıl da kalabalığım. Yaklaştıkça uzaklaşıyorum kendime. Başkalaşıyorum. Yabancılaşıyorum. Bana dayatılan hayatı reddediyorum. Reddediyorum geleneklerinizi. Sahneden iniyorum. Bu rolü oynamayacağım. Seyirciyi de reddediyorum.
-Hayır, sahneden inmiyorum. İnmeyeceğim.
-E, peki, öyle olsun.
-Beni ısırma ey dil. Sev(, okşa, öp). Seviş. Sözcüklerle beni ısırma!
-Tenim narindir, incinir. Kalbim hassastır, acır. Acıtma, incitme…
-Bir aşktan, gülüşmeler kalsın geriye, ömre değer. Biz iki komik maymunuz.
-Ah o kuğu boynun bileklerin, hem el hem ayak bileklerin.
- Yüreğim şiire kesti bir an. Şiir, her daim aklın düş görümü…

Aşk insanın kendisini iyi hissettiği bir hayaldir, öznesi varsa eğer;
Değilse dayanılmaz azaptır, bivefa, yüreği yiyip bitiren…
-O günden sonra suskunluğun koynuna girdi, inler durur bedbaht ve umutsuzca.
-Kavuşma kapısını açık tut hep, ey aşk tanrısı, ey âşıklar tanrısı! Sarnıç saklar, çeşme taşırırmış.
-Yaş ilerledikçe hikâye dondan dona giriyor, zihinde yeni yollar bulup ilerliyor. Kendince.
-Eve gelmek istemez, ayakları onu meyhaneye sürüklerdi. İşe gitmek istemez aklı onu sokaklara sürüklerdi. Uçsuz bucaksız ovada, yılkı atları gibi koşmak isterdi.

Soruların ve cevapların olmadığı bir dünyada. Rengarenk likörler mevsimi, cümle nebata can veren.

Herkesin aklından geçen dünya farklıdır. Kim kimin kalbini okuyabilir ki? Okuyabilene aşk olsun!
her çevrildiğinde kahve telvesi
içinden bir dilek tut, der bilici
ben hep seni dilerim,  kimse bilmez
fincanda beliren insicamını…

Siz olsaydınız bu romanı nasıl sürdürürsünüz?

info@bulutyazardergisi.com.tr

Sayfa : 15