...
Başlık : Zeytin Taneleri Birbirine Çarpıyor”
Yazar : Gülçin Manka

Faruk Duman’ın hayalle gerçeği, doğa ile in- sanı masalla yoğurup yazdığı öyküleri, Hep Kitap tarafından “Zeytin Taneleri Birbirine Çarpıyor” adıyla yayımlandı. Kitap, yazarın bugüne kadar yayımlanan altı öykü kitabını bir araya getiriyor.

Şehir insanını kuşatan cansız nesneler dün- yasından, keşmekeşten kopararak asıl ait olduğumuz doğal dünyaya götürüyor Faruk Duman bizi, öykülerinde. Alabildiğine zengin, yabancılaştığımız ama aslında kadim kardeşlerimiz olan canlılar evreninde yol alırken, insanın gerçekliğinden de kopmuyoruz hiç. Sisler içinde devinen bir orman- da karşımıza çıkan bir geyik, başını kaldırıp ıslak gözleriyle bizi süzüyor, sözgelimi. Gündelik hayatımızın amansız ama belki de anlamsız koşturma- casında, kıran kırana ama belki de incir çekirdeği- ni doldurmayan mücadelemizde hep göz ardı ettiğimiz, pas geçtiğimiz, arkamıza attığımız şeylerin (ki bu şeyler esmeyi bilen rüzgar, bacadan sızan ışık hüzmesi, halının üstündeki tavus kuşu olabi- lir) engin ve masalsı dünyasını soluyor, imgelerle donatılıyoruz. Karşımıza çıkacak canlı-cansız tüm varlıklar, zengin sıfatlarla belleklerimizde bam- başka yerler buluyor, farklı anlamlara bürünüyor (düelloyu kaybetmiş bir keder atlısı, ormanlığını yitirmiş orman, eriyen gelin, köpükten bir at, yere damlama heveslisi dut gibi)

Duman’ın üslubu da bu masalsı evrene denk düşen, kendine özgü, uçucu, naif, iddiasız, mü- tevazı. Yarım kalmış değil de baştan yarım kurul- muş, gerisini okura bırakmış, bazen tek kelimeden oluşan, “böylece” sözcüğü ile birbirine bağlanan, okurken çok lezzetli bir ritm duygusu, samimiyet, ruh yakınlığı hissettiren cümleler… İnsanı doğa- dan ayırmadan, doğayla içiçe anlatan Duman, her öyküsünde doğa ile bütünleşikliğimize gönderme yapıyor sanki, bizi bize, bizi aslımıza, doğaya çağırıyor.

 

Faruk Duman’ın “Göz”ü

“Keder Atlısı” kitabının öykülerinden biri olan “Göz”, bir geçmişe dönüş/dönemeyiş öyküsü. Bü- yük kentte yaşayan anlatıcı, çocukluğu ve ilk genç- liğinin geçtiği babaevine yıllar sonra yaptığı ziya- retle, açmazlarla dolu olduğu anlaşılan bugünün- den kaçıp geçmişe sığınmak istediğini anlıyoruz; ne var ki bu umarsız arayışın sonu hayal kırıklığı- na dönüşüyor. Kendiyle ve geride bıraktıklarıyla yüzleşmeye dönen bu ziyaret sonrası, geçmişin bellekteki tüm izleriyle birlikte geçmişte kalması gerektiği, bugünün ruh yorgunluğuna geçmişin ilaç olamayacağını anlıyoruz, yarıda kesilen ziyaretin sonunda. “Göz”, öyküde hem fiziksel bir gerçekliği ifade ediyor, hem de anlatıcının dü- nüne, bugününe baktığı, dünden kalan izleklerle bugün yüzleştiği gerçekliklere bakışını simgeliyor. Kahramanı baştan itibaren sürekli olarak rahatsız eden göz seyirmesi, yaşadığı sıkıntı ve açmazlara gönderme yapan bir işaret olurken, öykü boyunca devam eden bir ritm duygusu ile sıkıntılı bir atmosfer yaratıyor.

Öyküde iki yolculuk, birbirine paralel olarak anlatılıyor, ikisi de kahramanın geçmişine yaptı- ğı yolculuk; ancak biri bugünde mekansal olarak gerçekleşen babaevine dönüş, ikincisi ise kahra- manın içine, belleğine doğru yaptığı zaman yol- culuğudur. Bu yolculukta kahramanın irade dışı belleği devreye girerken gördüğü rüyalar da ona eşlik ediyor.

 

 

 

Sayfa : 7