...
Başlık : İHSAN RAİF HANIM
Yazar : Ş.Nezih Kuleyin

Yazınımızın en acıklı şiiri midir bilinmez ama bestelendikten sonra Türk Sanat Müziğimizin en iç acıtan şarkısı olmuş dizelerin sahibidir İhsan Raif Hanım.

“Kimseye etmem şikayet ağlarım ben hâlime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perdey-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime”

Şarkısının sözlerini yazan şairimizdir.
Yaşamı hakkında kısa bir bilgi verelim. Padişah tarafından yeteneklerine çok güvenilen ama İstanbul’da bulunması tehlikeli kabul edilen bir devlet adamı olan Köse Raif Paşa’nın kızı olarak babası Beyrut Mutasarrıfı iken 1877 yılında dünyaya gelir. İlk eşi tarafından oyuna getirilerek evlendirilmesini hiç içine sindiremez. Eşinden ayrıldığında üç çocuğu ile kalmıştır.

İkinci kez evlendiği eşinin bulaşıcı bir hastalığı olduğu ortaya çıkar. Annesini ve babasını kaybeder. Üçüncü eşi de çok yaşamaz 35
yaşındayken hayata gözlerini yumar.
Kendine bir çıkış yolu arar şirinin gücü herkes tarafından kabul edilmektedir. Ama o diğer yandan da yazdığı şiirleri besteler. Bugün Türk Sanat Müziği kapsamında yapılmış ve hala okunmakta olan 19 şarkısı vardır.
Çok acıklı bir şiiri Erol Büyükburç tarafından bestelenerek Pop Müziğimizin en neşeli parçalarından birisi olmuştur. Ağlarım adını verdiği bu şiirinin nasıl olup ta Popüler Türk Müziğinin en neşeli parçalarından birisi olarak bestelendiğine ben de şaşarak bakarım ama aklıma hep “Gülmek ağlamanın son perdesidir” sözü gelir.
Sizlere anımsatmak amacıyla bu şiirin ilk dörtlüğünü aktarıyorum.

Ağlarım
Neden gülmesin gül gibi yüzler;
Niçin ağlasın o güzel gözler,
Niye sevgiye sevimsiz sözler,
Söylenir diye şaşar ağlarım.

Yusuf Ziya Ortaç onun için “her sözü bir şiirdir” demiştir. O sadece kişisel üzüntülerin şairi değildir. Kendisi bir paşa kızı olmasına rağmen yüreği sokaklarda atmıştır diyebiliriz. Bugün ülkemizde çok kişi Victor Hugo’nun Dilenci şirini bilir ama onun toplumsal duyarlığı en yüksek olan Dilenci şiirini çok az kişinin bildiğini sanıyorum.
Seferberlik şartlarında Anadolu’yu anlattığı şiiri usta bir fotoğraf sanatçısı gözlemiyle yazılmıştır..

Çelenk
Kuytu dağlarından nehirler geçer
Derede kuğular nazlı su içer
Erkeksiz kadınlar hep orak biçer
         Oraya da sinmiş seferin rengi
          Kiminin sırtında bir ot kümesi
          Kiminin başında püskülsüz fesi
          Gelir uzaklardan bir boru sesi
                     Her gönülde oynar kanlı bir çengi
          Çobanlar on iki yaşında ancak
          Dallarda boş kalmış bir çok salıncak 
          Her taraf sanki der “Ya ben ya sancak!”
                      Koruyor her bir fert kızıl çelengi

Sadece acının şairi değil aşkın ve umudun da şairidir. Aşkın durdurulmaz akışının önünde durulmaması gerektiğine inanır. Aşk ile ilgili duygularını anlatmada bir erkek kadar cesur olduğu söylenir. Şiirlerini aşk şiiri yazan kadın şair olmadığına inanlara inat yazmış gibidir. Buna en iyi örneklerden birisi de Vurgun şiiridir. Oldukça uzun olan bu şirinden de kısa bir alıntı yapmak istiyorum.

Vurgun
Kakül olup sevsem kulaklarını,
Kadeh olup öpsem dudaklarını:
Sarhoş olup sıksam yanaklarını.
Aşkı bilmeyenler kaz gelir bana
halkın vızıltısı saz gelir bana.

Okuyucularımızın dikkatinden kaçmayacağı gibi bu şiir hece vezni ile yazılmış bir şiirdir. İlk şiirlerini aruz vezni ile yazsa da Rıza Tevfik’in etkisiyle sonradan hece veznine dönmüş ve okuduğun şiirde olduğu gibi onu en iyi kullanan şairlerimizden birisi olmuştur. Cemil Öztürk onun yaşamını anlattığı Boğaziçi Üniversitesi Yayınlarından çıkan kitabında 4 Nisan 1926 yılında öldüğünde İstanbul gazetelerinin şöyle yazdığını yazar.
“Hece ölçüsü şimdiki gelişme çizgisinde değilken bununla ateşli şiirler söyleyen ilk Türk kadın şairi İhsan Raif Hanım belleklerde yaşayacaktır.”
Yazın yaşamımızın önemli kilometre taşlarından birisi olan İhsan Raif Hanımı saygıyla anıyoruz.

Kaynakça: 1. Cemil Öztürk, İhsan Raif Hanım, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2002
2. https://www.youtube.com/watch?v=9Ci9Cix4JHc&t=5s

Sayfa : 4