...
Başlık : FİLCİ NECATİ
Yazar : Aslı Küçükkömürcü

 

Kış yaklaşıyor. Yavaş yavaş Abiba’yı içeri alıyoruz. 7 metreye 12 metre bir odaya. Sonuçta kocaman bir hayvan. Hortumundan değil bazen kulaklarından bile tırsıyorum. Rüzgarı yetiyor. Kızdırmaya gelmez, neye kızacağı belli olmaz. 7 senedir bakıyorum ona. Üzerime hep kirli, gri bir tulum giyiyorum. Güzel havalarda, o büyük bahçede çocuklar çığlıklar atarak hortumuna fıstık uzatırken, ben çıkageliyorum. Herkesin korktuğu o koca fil, elimdeki otları görünce adeta önümde eğilerek bana cilve yapıyor. Çocukların gözünde işte o an, bir Batman’den bir Süpermen’den farkım kalmıyor. O kirli gri tulum, kahraman kostümü gibi oluyor birden. Valla… Fotoğraflarımı falan çekiyorlar, Abiba ile ilgili sorular soruyorlar.

Geçenlerde neye bozulduysa, beni görünce, herkesin içinde hortumunu kaldırıp o vahşi sesiyle alt dudağını titrete titrete yüzüme karşı feci bağırdı. Arkamı dönüp gittim. Biraz gülenler oldu falan ama neyse… sonuçta ekmek parası.

Bizim akrabalar memlekette beni belediyede hizmetli sanıyorlar. 7 yıl oldu, daha kendimin 9 katı bir file bakıcılık yaptığımı, yemeğini verip altını temizlediğimi söylemedim. Küçük yer, dedikodu olur. İşin yoksa anlat.

Burası büyük bir hayvanat bahçesi. Yani öyleydi… Nasıl hani o büyük şirketlerde muhasebeci, satışçı, personelci falan varsa bizde de filci, kuşçu, aslancı var. Ben… anlamışsınızdır Filci… Filci Necati.

Abiba’nın ilk ismi Hanibal’di. Hani şu filleri mi ne savaştırmış, komutan... O zamanki müdürümüz koymuştu adını. Ama burada bir türlü dilimiz dönmedi Abiba yaptık.  Bilir ismini haa. Söylersen bakar, bizim Kuşcu Bekir gibi bakar “ne söyleyeceksen söyle hadi işim var”… Kuşçu Bekir daha önce yılanlara bakıyordu. Biri ısırdı bunu birgün. Zehiri alınmıştı zarar vermedi ama Bekir azıcık sıyırdı. İşten de ayrılamadı, Penguenlere verdiler onu. Yine de hep sinirli Bekir.

Hayvansever ablalarım bazen çitin ardından sorar “ bu hayvanın Afrika steplerinde özgürce dolaşıyor olması lazımdı ah ah zavallı. Üzülüyor mu sizce?”  Hep aynı yanıtı veririm ki bunu bana Aslancı Halil öğretti.    “Bacım” derim,  “bu fil 7 yıl önce burada doğdu. Annesi de burada doğmuştu. Ne Afrika bilir ne orman, ne dere, ne nehir” … Yine de biraz üzgün, dönüp arkalarını giderler. Ama gerçek bu. Bu 4 duvarı görmüş gariban, bunu biliyor. Oysa insan öyle mi? Köyümde olmak vardı şimdi.
Haftaya bütün hayvanlar hiç bilmediğimiz görmediğimiz yerlere gidecekler. Burası kapanıyor. Gelen giden çok azaldı. Bir de hayvanlar için kötüymüş falan diyorlar. Millet alıyor çocuğunu alışveriş merkezine götürüyor artık. Açık havayı, şempanzeleri takan kalmadı. Televizyonda görüyorlar yetiyor.

Bizi belediyede hizmetli yapacaklarmış, dün müdürün hizmetlisinden duydum. Nihayet köydeki akrabalara doğruyu söyleyeceğim, işe bak.

Filci Necati, hizmetli Necati olacak.

Sayfa : 8