...
Başlık : Faruk Duman’la, son kitabı “Sus Barbatus” hakkında konuştuk Söyleşi: Nilgün Çelik
Yazar : Nilgün Çelik

Nilgün Çelik : Bu roman nasıl oluştu? Adı neden SUS BARBATUS?

Faruk Duman :  Sus Barbatus, Artvin dolaylarında dolaştığım sırada aklıma geldi. Köylülerden biri, yoksul birinin bir domuz avlamaya karar verdiğini, bunu sonra götürüp büyük otellere satarak para kazanmayı umduğunu söylemişti. Bu Anadolu’da yaygın bir sohbet konusudur. Domuzu vurursunuz ama size yardım edecek bir kasap bulamazsınız. Ben bunu iyi anlatacağımı düşündüm. Sus Barbatus adı da buna bağlı olarak geldi; Latince bir isim.

Nilgün Çelik: 80 li yılları neden yazdınız? Sizin için eksik kalan bir şey mi vardı?

Faruk Duman :Evet, elbette. Darbe öncesiyle ilgili yine aynı bölgede ve Ardahan’da dinlediğim olayları hep yazmak istiyordum. Ama benim yazı yazabilmem için bazı atmosferlerin, doğa ortamlarının ve insan hikâyelerinin bir araya gelmesi gerekiyor. Kenan’ın hikâyesi çevresinde bunları anlatma olanağı buldum.

Nilgün Çelik: 12 Eylül darbesinde bunu yapanlar, işkence yapanlar ne yaptıklarının farkında mıydı sizce? Gerçekten farkında olmayabilirler mi?

Faruk Duman :Elbette farkında. Hukuka aykırı sistem, zaten bu hukuksuzluğun altyapısını kuruyor önce. Zaten darbe, ben hukuku askıya aldım, demek. Durumu bir tür savaş ortamı olarak görüyor. Burada vahim olan devletin düştüğü durum; 12 Eylül’ün devlete, kullanılmaya açık kişiler eliyle yaptırıldığını biliyoruz.

Nilgün Çelik : Bundan önceki kitabınız KÖPEKLER İÇİN GECE MÜZİĞİ ve pek çok öykünüz ormanlarla geçiyor. Atmosfer hep orman. Ormanla işaret ettiğiniz Türkiye elbette. Fakat neden orman? Türkiye atmosferine en yakın ormanı bulmanızla mı alakalı yoksa özellikle başka bir vurgu mu yapmak istiyorsunuz?

Faruk Duman :Benim yazma çabamın en büyük motivasyonu doğa. Buraya anlatı atmosferinden geliyoruz. Bir mahsur kalma, doğa olayları karşısında şaşkınlık ve çaresizlik, en çok da düşgücümü harekete geçiren yağmur, kar, sis gibi durumlar. Çocukluktaki serüven merakından geliyor. Bir bakıma, o serüven tutkusunu canlı tutmak için yazıyorum, böyle söyleyebiliriz. Tabii bu durumda buna uygun mekânlar seçiyorum. Orman da bunlardan biri. Yapmaya çalıştığım şey, Türkiye’yi ilgilendiren, insanımızı betimleyen hikâyeleri kendi mekânlarımda anlatmak.

Nilgün Çelik : Merak ettiğim bir şey de: bana göre eseriniz kült roman. Unutulmayacak bu romana bir klasik romanı da konu etmişsiniz: SEFİLLER. Anlatmak istediğiniz ile bağlantısı nedir?

Faruk Duman :Tabii, Sefiller benim romanımın yapısına da işaret ediyor. Ama aynı zamanda suç, hukuk, dönüşüm gibi tartışmaları içerdiği için Sus Barbatus’ta açtığım siyasi konulara da rehberlik ettiğini düşünüyorum. Örneğin, göreve bağlılıkla hukuksuzluk ayrı şeyler. Mustafa Öğretmen’in savcıyla konuşmalarına dikkat edin örneğin.

 

Nilgün Çelik: Romanınızda kendime çok yakın bulduğum  bir şey de bazı paragrafların başı bazı paragrafların da sonlarında felsefi cümlelerle bitirdiniz. Edebiyatın felsefeyle olan kardeşliğini vurguladınız belki de. Doğru mu düşünüyorum sizce?

Faruk Duman :Doğru. Ama şöyle diyelim; yargı içeren cümlelerin birer oyun olduğunu da düşünebiliriz. Bu cümlelerle gerçekte hiçbir şeye felsefi açıklama getirmiyorum. Ben yalnızca edebiyat bilirim. Düşünce parçalarını, felsefi yargıları romanlarım için kullanırım. Çünkü sonuç olarak Türkçemizin ulaşabileceğim en geniş alanını kullanabilmek isterim.

Nilgün Çelik: Romanınızda gerçek kişiler var mı?

Faruk Duman :Elbette. Bu romanın özel bir yanı bu… Dinlediğim yaşanmış, acı hikâyelerin kaybolmasını istemedim. Bu yüzden, bu romanı o dostlarıma adıyorum bir kez daha.

Nilgün Çelik : Biraz da şekil olarak bakacak olursak kitabınıza: Üslup. Diğer roman ve öykülerinizden farklı. Noktalama işaretleri bize atölyelerde üzerini kırmızıyla boyayıp verdiğiniz öykü çalışmalarımıza aykırı.  Nokta ile bitmiş üç ayrı cümleyi bir okuduğumuzda bir cümle oluyor. Neden buna gerek duydunuz?

Faruk Duman :Bence güzel oluyor. Konuşma dilimizi yalnızca sözcükleriyle değil ritmiyle de edebiyata aktarıyorum. Konuşurken, sözgelimi, nefesimiz kesiliyor, cümle ortasına durup nefes alıyoruz. Bunun gibi.

Nilgün Çelik : SUS BARBATUS klasik roman tadında siyasi içeriği ile de kült roman formatında bir yapıt. Siz bunu hedeflemiş miydiniz?

Faruk Duman :Hayır, zaten kült roman bir format değildir. Zaman içinde etkili olur da kuşaktan kuşağa geçerse ancak olabilir öyle bir şey. Ama büyük bir roman yazmak istedim. Gerçek bir roman yazmak istedim.

Nilgün Çelik : Güzel ve içten söyleşiniz için teşekkürler, Sus Barbatus’un yolu hep açık, okuru bol olsun…

 

Sayfa : 4