...
Başlık : Fadime Uslu ve Gölgede Yaşamak
Yazar : Aslı Zorba

1978 yılında Adana’da doğan Fadime Uslu koltuğunun altına birden fazla karpuzu sığdırmış kadınlardan. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nü bitirdikten sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde sınıf öğretmenliği eğitimini tamamlayan yazar, Ankara’da öğretmenlik görevini sürdürüyor. Sadece yazmakla kalmıyor açtığı atölyelerle de yazmaya gönül vermiş insanlara eğitim veriyor.

Fadime Uslu’nun kalemini tanımak için seçtiğim kitap 2011 yılında Yunus Nadi Öykü Ödülü’ne layık görülen Gölgede Yaşamak oldu. Herhangi bir beklenti içine girmeden, abartıdan uzak bir dille bir kadının kendisi ile hesaplaşmasını diğer bir anlatımla kendisini bulma çabasını anlatmış kitabında. Öykü yazma teknikleriyle ilgili bilgiler verdiği atölyelerine katılan arkadaşlarımdan sıkça duyduğum “Fadime Uslu Sistematiği”nin ne anlama geldiğini kitabı okurken gördüm. Nedensellikten ve hikayenin döngüsünden kopmadan belirli bir sistematiğe oturttuğu karakterlerine “oyuncu” “anlatıcı” gibi isimler vermiş. Çünkü bu karakterlerin öyküdeki rolleri aslında tam da bu. Bunu yaparak bir bakıma kurgunun karakterler üzerindeki baskınlığını azaltmış ve anlatıma bir akıcılık kazandırmış.

Kitapta beni en çok düşündüren karakter bana göre sisteme eleştiri niteliği taşıyan Oyuncu oldu. Kişisel beklentilerini ya da hırslarını bedenini teşhir ederek karşılamaya çalışan Oyuncu, değiştiremediği görüntüsü çağın gereksinimlerini karşılayamayınca bir sonraki adım olarak düşüncelerini teşhir etmek yolunu seçerek yazmaya başlıyor. Ve kitaptaki bir diğer karakter Anlatıcı bu durumu çok güzel bir cümle ile özetliyor. “Yazarlık onun yeni elbisesiydi ama üzerine oturmuş gibi görünmüyordu.”

Öyküde en çok hoşuma giden cümleler ise kitabın sivri dilli hüküm sever karakteri Çözücü ile Oyuncu arasında geçen diyalogda yer alıyor. Kadınların kitaplara bakışını şu cümlelerle anlatıyor Çözücü.

"Kadınlar hayvani bir içgüdüyle okur kitapları, yakaladığı avın karnını deşercesine, aynı zamanda gönüllü bir kurban gibidirler. Okurken sözcükleri emmek için yanar tutuşurlar. Yazılanın ama söylenmeyenin altında yatanı, çeşitli anlamlara açık tasvirleri, kurgunun matematiğini hesaba katmadan, sadece olayın akışına göre sürüklenip gitmek isterler. Çetrefilli olaylar içinde kaybolurlar. Kayboldukları an yazarın bilincine takılmışlardır.”

Kitabı okuduktan sonra neden ödüle değer bulunduğunu ve Fadime Uslu kalemiyle tanışanların onu neden bu kadar sevdiğini anladım. Kadınların düşüncelerinin, hareketlerinin ve pek çok yaşamsal faaliyetinin sınıflandırılmaya çalışıldığı bir çağda suya da sabuna da dokunarak derdini anlatmaya çalışan yazarlardan olabilmeyi başarmış Fadime Uslu. Okumanızı tavsiye ederim.

 

Sayfa : 8