...
Başlık : Elmayı Isırıyorum
Yazar : Serdar Koç

 

-I-

elmayı ısırıyorum
mis tadında
balkıyor ten…

bembeyaz diş izi
çıkıyor ortaya
kırmızıya dönüyor

kahverengiye…
eskiyor zaman
çürük kan renginde

zaman yok çünkü
başlamış bir kere
zaman yok o yüzden

yaklaştıkça uzaklaşıyor yüzün
çöküyor dibe
yaklaştıkça güzelleşiyor…

-II-

dibe doğru yükseliyorum
sonsuz derinliğindeyim hiçliğin
saçların yağmur kokusu

sarılıyorum beline
dudakların dudaklarıma yapışık
boynun ne güzel gözlerin kısık

dibe doğru yükseliyorum
sonsuz derinliğindeyim hiçliğin
doludizgin sağrısında kısrakların

ömrüm tükensinismin
aşkın tam orta yeri
kalbim yangın yeri


saçların yağmur kokusu
dudakların dudaklarıma yapışık
boynun ne güzel gözlerin kısık

-III-

eğriler geometrisi bir boşluğun kucağında
tepemizde tepinen milyarlarca ateşböceği gökyüzü
sonsuzluğu sorgular-

eninde sonunda bir hiçlik olan
sonsuzluğu anlayamamanın
öfkesiyle dolar insan-

sonsuz küçüğün yoğunluğunda gizlenen
sonsuz büyüklük hiçliği yansıtır
hiçliğin ortasında devinen sonsuzluk-

sonsuz çekim alanlarında hiçliği tanımlıyor
kendi içine doğru dönerek
bükülen gerçek yumağı-

ışık hızı duvarında kilitlenen insanlık
duvarın arkası ve ışık ötesi bekliyor bizi
bahçe kapısındayız kır kilidi gir içeri

-IV-

sonsuz küçüğü ararken
dikkatin terazisinde
sonsuz büyüğün içinde dağılıyor bellek

görkemli bir yoksulluk içinde
kıvranıyor us
zıtları uzlaştırmak zor

olmayan bir şeyin boşluğunda
kendini heceleyen varlık
yoklukla birbirine örtüşük

ötüşün kuşlar ötüşün
gece ayaz gün karanlık
zaman şimdi zaman yitik…

eninde sonunda ölmeye mahkumuz-
sanki: kaplumbağalarca usulca
ağırlığımızı toprağa bırakıp:

 

 

 

 

Sayfa : 15