...
Başlık : Şiirin Anası GÜLTEN AKIN
Yazar : Ş.Nezih Kuleyin

Bu yazımda sizlere çağdaş Türk şiirinin en etkili kadın şairlerinden birinden Gülten Akın dan söz edeceğim. 23 Ocak 1933 yılında Yozgat’da doğdu Ankara Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1955 yılında mezun oldu. 1956 yılında evlendi soyadı Cankoçak’dır . Beş çocuk büyütmüştür . Eşinin kaymakam olması nedeniyle gittiği Gevaş, Alcura, Gerze ve Saray ilçeleri ile Kahramanmaraş ta 1958 den 1972 yılına kadar avukatlık ve öğretmenlik yapmıştır. O toplumcu şiirin enerjisini, ikinci yeninin imgesellliğini ve kadın olmanın duyarlılığını şiirde buluşturan şair olarak anılmaktadır.

Anadolu’nun değişik yerlerinde bulunması ve halkla yakın ilişki içerisinde olması onun şiirini zenginleştirmiştir. Ama sürekli olarak oradan oraya tayin edilmenin de ne kadar yorucu bir şey olduğunu da duyumsarız şiirinde. Kadın olmanın Türküsü’nde bu duygularını tüm içtenliği ile anlatmaya çalışmıştır. Oldukça uzun bir şiirdir ama buraya aldığımız bölümü bile duygularını anlamamız için yeterli olacaktır.

Kadın Olanın Türküsü
Git oldu can, sürgün geldi dayandı
Sürgün yine geldi dayandı
Kitapları topladım, çocukları giydirdim
Hadi de doğrulalım Dranazın karına
Biz nereye düşeriz, halk fakir fıkara
Her bahar, her yaz gurbette
Sılaya dönmesi olur velakin
Ne sılamız belli, ne gurbetimiz
Çiğdemi Ardahan yaylalarında
Nergisi Sinopta
Vanda koparmışsak sarı gülü
Portakal kokusu Kumlucadan gelir
Karıştırdık sıla nere, gurbet hangisi
Bizim gibi gurbetçi görülmemiştir

Gülten Akın’ın 40 dan fazla şiiri bestelenmiştir. Bunlardan bir tanesi de Sezen Aksu’nun 1993 yılında Albümüne de adını verdiği Deli Kızın Türküsü dür. İnsanların hem bireysel hem de toplumsal olarak yaşadıkları sıkıntıları sadece dertlenerek değil bir anlamda da bu sıkıntılarla nasıl başa çıkılacağını da anlatmıştır şiirlerinde. Dillerden düşmeyen Kestim Kara Saçlarımı böyle bir şiirdir. Kadının toplum baskısına karşı en değerli olan şeyinden fedakarlık ederek nasıl mücadele ettiğini anlatır bize.

Kestim Kara Saçlarımı
Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön.
Onlarsız olmazdı taşımam gerekti kullanmam gerekti
Tutsak ve kibirli –ne gülünç öfke be-
Gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez
İçimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı
Gittim geldim kara saçlarımı öylece buldum.
Kestim kara saçlarımı –n’olacak şimdi-
Bir şeycik olmadı deneyin lütfen
Aydınlığım deliyim rüzgarlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın
Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
Bir yaşantı ile karşılayanlara
Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum.

Modern bir halk ozanı diyebiliriz sanıyorum kendisine. Ağıtlar ve Türküler adlı kitabındaki şiirleri bunun en önemli kanıtıdır diye düşünüyorum. Cemal Süreyya ona Şiirin Anası anlamına gelen “Ümmü Şiir” ünvanını vermiştir.

Destan yazan şairlerimiz arasında yer alır. Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı kitabında Kurtuluş Savaşımızın en önemli zaferlerinden birisi olan o zamanki adıyla Maraş halkının Kuvay-ı Milliye güçleriyle birlikte yaptıkları mücadeleyi neredeyse gün gün aktarır bize. Kesin zaferin elde edilmesinden bir gün öncesini şöyle anlatır bize.

11 Şubat 1920
Kente yayıldı Fransız'ın kaçtığı haberi
Kentten dağlara yayıldı
Vardı Mustafa Kemal'in kulağına
ilk yengi
Saldırgan, ettiğin çok acı çekti
Dünyadaki bütün benzerleri gibi.
Maraş'la Fevzipaşa arasında
Dağ başlarında kar altında
Can verdi gencecik Fransız askerleri
Ardından, aracı oldu Mister Layman
Sığınıp Türk'ün acımasına
Ermeni silahını teslim etti
Kümbet ve Protestan kilisileri
Kaledibi, Şekerdere, Tekke, Kırklar
Düşürüldü birer birer
Arındı Fransız ve Ermeni gavurundan
Son gündü: Fransız güçleri
Abarabaşı'na Kiliselere
Eytamhaneye ve kışlaya
İyice sıkıştırıldılar
Sıkıştırdı poyraz ve kar
Yılgın, bitkin, açlıktan, soğuktan
Ağır kayıplar vererek
Yollara dökülerek teker teker
Kaçtılar

Çok üretken bir şairimizdir Ankara’ya yerleştiği 1972 yılından sonra Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu’nda çalışmaya başlamıştı. Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu Üyeliği’nde bulunmasının ardından da “İnsan Hakları Derneği”, “Dil Derneği” ve “Halkevleri” örgütlerinde kuruculuk ve yöneticilik yaptı. 1978 yılında ise emekliye ayrıldı. Tüm şiirleri Seyran adlı kitabında toplanmıştır. Bence aşk şiriimizin de en büyük ustalarından birisidir. Ben bu kadar güzel aşk şiirleri yazan kadın şairlerimiz varken halen nasıl oluyor da “kadınlar aşk şiiri yazamaz” diye bir genel kanı olduğunu anlamıyorum.

Milliyet Gazetesi tarafından Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ölümünden sonra yapılan ankette Türkiye’nin yaşayan en büyük şairi olarak seçilmiştir.

4 Kasım 2015 de aramızdan ayrıldı. Onu benim en sevdiğim şiiriyle uğurlamak istiyorum

Uzun Yağmurlardan Sonra
Sen yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma
Alır Yürür uzak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra
Bir yer sızlar kanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür
Üşürse beni unutma
Yeni dostlar yeni rüzgarlar gelir geçer
Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuturlar
Kahredersin başın önüne düşer
Düşerse beni unutma

Gülten Akını anmak değişik bir duygu hayranlıkla, ama en çok eksikliğini hissetmekle açıklanacak bir duygu. Bugün şiirimiz öksüz çünkü kaybettiği annesidir.

Sayfa : 8