...
Başlık : SES ve SUS
Yazar : Aslı Zorba

Adnan Gerger’in derin bilgi birikimi ve kurgu ustalığını okurun dimağına kazıdığı bir kitap Ses Ve Sus. Bir masa dört insan... Bu coğrafyanın acılarıyla sulanmış dört ayrı kuyu... Unutmak yerine hatırlamayı seçen ve her şeye rağmen hayata sımsıkı sarılan Leyla ve arkadaşları Serpil, Özgür, Sur Civan’ın hikayelerini, geçmişle bağlantı kurup yaşanılanların yarattığı travmaları hissettirerek; bugüne dönük bir dille anlatmış Gerger.

Yazar’ın Faili Meçhul Öfke romanı ile tanıştığımız karakteri gazeteci Leyla bu kitapta da karşımıza çıkıyor. Sevgilisi Mazlum’un işkenceyle öldürülmesi üzerine unutmak yerine hatırlamayı seçen Leyla, gerçeğin peşinde koşmaktan ve mücadele etmekten hiç vazgeçmiyor.  Ve roman tam da bu temel üzerinde kurgulanıyor. Şiir gibi anlatımıyla sizi empatinin üst basamaklarına çıkaran Gerger, Leyla’nın acısını fazlasıyla hissettiriyor.

Ses ve Sus’ta Leyla’nın meseli dışında üç mesel daha anlatılıyor.  Melik’in, Yadigâr’ın, Ses ve Sus’un meselleri. İnsanlar sussa da toprağın asla unutmadığı dört ayrı, acı mesel. Yazarın her bir bölümün başına seçmiş olduğu alıntılar anlatılan hikâye ile bütünleşiyor. Melik’in Meseli’nin başında yer alan Lucius Annaeus Seneca’nın, Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir sözü ise aslında sadece o meselin değil kitabın tamamını özetler nitelikte.

Tarihle, felsefeyle yoğurulan mesellerde önemli ideolojik saptamaları da görüyorsunuz. Kurgudaki ustalığının yanı sıra, betimlemedeki ustalığını da satırlara aktaran Gerger, size her bir kahramanın acısını, korkusunu, üzüntü ve sevincini an an, sahne sahne yaşatıyor. Kitap bittiğinde sudan çıkmış balık misali, okuduğunuz satırların çaresizliğine; sesin sessizliğine; susun ürkekliğine bürünüyorsunuz. Adnan Gerger, Calvino’ya çok benzettiğim tarzıyla, okuru, hayalle gerçek; soğukla sıcak arasında dolaştıran oldukça etkili bir roman kaleme almış. Unuttuğumuz ya da unutturulmaya çalışan; görmezlikten geldiğimiz ya da görmezlikten gelmemize neden olan her şeyi Ses ve Sus aracılığıyla hafızalarımıza tokat gibi indiriyor.

Kaynak:

Eylül 2008, Kara Karga

Sayfa : 5