...
Başlık : KATARSİS
Yazar : Betül İğdeli

Dram sanatının tarihi bin yıllara varırken Homo Ludens (oyuncu insan) serüveni insanın dünya serüveni kadar eskidir. Dramanın kaynağı, birbirini bütünleyen beş ana nedene dayandırılmaktadır. Bunlar, büyü, çalışma, iletişim, öykü anlatıcılığı , oynama içgüdüsü ,tartımlı dans ve müziktir. Bununla beraber dram sanatının  ağırlıklı olarak büyüden,  büyü amaçlı ritüellerden (eylem) ve mitos(söz) lerden doğduğu genel kabul görmektedir. Mitoslar simgesel sözlerdir, ilkel insanlar anlatılarında gerçek dışı anlatılarla dünyayı anlamayı, anlamlandırmayı ve dönüştürmeye çalışmışlardır. Mitoslar simgesel sözlerdir, ritüeller de simgesel eylemlerdir ve ritüellerle büyü eyleme dökülmektedir.

          Bilimin sağladığı nesnel bilgi yoksunluğunda insanlar olmasını istedikleri işleri ve olayları tasarlayarak yapacakları işlere daha çok inanarak çalıştıklarından arzularını gerçekleştirebilmekteydiler. Ritüeller sanat amaçlı yapılmamış olmakla birlikte  biçimsel olarak dramatik yapılardı. Mitosların dili şiirseldi ve anlatılarda da  kurmaca egemen olduğundan epik şiir, roman ve öykü buradan doğarak gelişmişlerdir.

           Dram sanatı da bir anlatı olduğundan oynamak için  en az bir kişiye ihtiyaç vardır. Anlatılardaki eylemleri onlar gerçekleştirirler ya da eylemlere maruz kalırlar. Eylemlerin gerçekleştiği yer uzamdır. Anlatılarda kişilerin yaptığı ya da maruz kaldığı eylemler belli bir zamanı gerektirir. Yazınsal  anlatıda  kişi o,  onlar ya da başkalarıyken uzam orasıyken drama sanatında tıpkı ritüellerde de olduğu gibi eylem gerçekleştiriminde uzam burası ve zaman da şimdiki zamandır. Yazınsal anlatıda sözel aktarım, dramatik anlatıda  “eylemlerle canlandırma söz konusudur. Aristotales, Poetika eserinde drama sanatın faydası, okuyucu ve seyircinin duyguların bir arınma sağlanması bazı heyecanları sanat yoluyla fark edip onlardan kurtulmasını sağlamasıdır.

       Psiko analitik ruh çözümleme başta Freud, Carl Gustav Jung ve daha sonraları Lacan olmak üzere yazınsal yapıtların çözümlenmesi ve yorumlanmasında gerçekleştirilen bir yönteme dönüştürülmüştür. Günümüzde psiko drama grup terapisi, tedaviden eğitime okul eğitimi, sistem geliştirme ve şirket çalışmalarına yoluyla sanatın ve bilimin çeşitli  dallarına katkı sağlamaktadır.

         Edebi eserlerde psikolojik unsurların kullanılması, esere özgü bir kurgu ve dil yaratılması Freud’la ve onun psikanaliz kuramı ile başlamış ve sonrasında birçok yazar tarafından bu teknik kullanılmıştır.  Freud tarafından geliştirilen psiko analiz kuramı sonrasında terapilerde kullandığı serbest çağrışım tekniği, edebiyatta son derece önemli bir kırılma noktasını da beraberinde getirmiş ve post modern edebiyatın kullandığı edebi akımlardan birisi olarak bilinç akışı tekniği olarak ortaya çıkmıştır. Büyülü Gerçeklik akımının önde gelen yazarlarının da kullandığı bilinç akışı tekniği, içsel çatışmayı ve gerginliği zihinsel akış içinde yansıtması açısından son derece önemli bir edebi gelişme yaratmıştır

      Konuk yazarımız Şule Şahin, psikolojik kadın polisiyesi üzerine yazar. Polisiye romanlarda cinayet, geriye dönüş teknikleri ile polis tarafından çözümlenirken, yazarımız romanlarında psikoterapi yöntemlerini de katarak sonuca ulaşır. Aynı zamansa psikolog yazarın  psikoloji ve edebiyatın  iz düşümlerilerini araştırmalarında, bireysel ve psiko drama  seanslarında üniversitelerde ve yaratıcı yazma ve roman inceleme atölyelerinde, iç görü geliştirebilen kişilerin olumlu değişimlerini gözlemlemiştir. Şule Şahin terapistlik aşamasını Uluslararası Zerka Moreno İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nde Roman drama’nın isim babası da olan  hocası Deniz Altınay tez çalışmasını  uygulama desenini bu kitapta onun süpervizörlüğü ve bilimsel editörlüğü ile editörlüğü kitaplaştırmıştır. Grup terapisine katılan kişilerin grup sürecinden örnekler ve kazanımlar kitapta verilmektedir. Roman drama uygulama sürecinde bireyler  roman seçimi ile başlayarak etkilendiği sahneyi oynar  ve yeniden yazımla travmasından arınarak şifa bulurlar.

     Yarına kalabilen romanlar, roman drama çalışmalarına özellikle altyapı oluşturmaktadır.  Psikoloji ile edebiyatın iç içe geçtiği özeliklerden biri de özelikle romanların ”yarına kalabilen” yapıtlar olmasıdır. Bu tür romanlar, yayınlandığı dönemi kapsayan edebi felsefi psikolojik ve sosyolojik akımlar çerçevesinde etki yaratır  ve çağdaşlarının öncüsü olurlar. Bireysel açıdan bakıldığında hem kendilerinin yarına kalmaları hem de tedavi edici özeliklere sahip olduğundan önemli farkındalıklar barındırırlar. Yaratıcılığın ve doğallığın getirdiği spontanlık  ve romandaki durum ya da karakterlerin öz değişimi katarsis ve iç görüyü getirmektedir.

         Roman yazarları yarına uzanan bir iz bırakırlar. Unutamadığımız romanlar, karakterler ya da sahneler vardır. Psikolojik derinliği olan  yapıtlar, yaşama cesaretini yaratma cesaretine dönüştüren, içsel bir yolculuk yaptırarak   yeniden kendimizle buluşturanlardır. Roman drama gruplarına katılan kişiler, kendi seçtiği romanla iç dünyasına yaptığı yolculuk sonucu kazandırdığı iç görüyle katarsis yaşamakta ve  içgörü oluşturmaktadır. Yani roman drama okuyucuyu romanın içindeki sahnede yer alarak gerçek katarsis yaşamasına ulaştıran yöntemdir.” Gözlem katarsisi psiko dramayla eyleme dönüşmektedir”.

         Roman dramanın tedavi edici yanı var olan durumun yani olayın, ya da  ilişkinin yeniden ikinci kez düzeltilerek yaşanmasıyla, ilk yaşantıda oluşan hasarın iyileştirmesidir. Roman dramanın kurumsal temelinde romanların tedavi edici yanı ile psiko dramanın bireyi ve grubu aynı anda şifalandırma etkisi yatmaktadır.   Romanlarda aynalama yöntemiyle romanda yaşananların  içselleştirilmesi ya da özdeşim yapılması, kişinin kendisini  karşıdan görmesini sağlayacaktır. Sonuç olarak kişi  çözüm için içgörü geliştirerek yaşadığı direnci kırabilecektir.

      Roman dramayla  iyileşmenin sağlanması  için sadece bilimin değil aynı zamanda sanat ve bilimin birleşmesini gerektirmektedir. Böylece  roman ve dramanın ortak paydasında psiko dramanın teknikleri; Moreno’nun sosyametri, rol, yardımcı bilinç ve tele kuramıyla Jung’un kollektif bilinç dışı kuramının bütüncül bir anlayışla ele alınmaktadır. Kişinin direncini farkına vardırarak ortadan kaldırmak ve yaşanan katarsisle duygu boşaltımı sağlayarak kişiye içgörü kazandırılması hedeflenmektedir. İçgörü kazanımıyla travmatik yaşanmışlığın romanlar aracılığıyla yeniden yaşayarak iyileştirilmektedir. Eğer siz de bir roman drama grup terapisine katılacak olursanız ; hangi romanı seçer ve   hangi karakter ya da sahneyi canlandırmak isterdiniz?

 

 

Kaynak:

Şule İzgi Şahin, ROMANDRAMA, Kuram ve Uygulama Teknikleri,Nobel Yayın Ocak,2020

http://sulesahin.blogspot.com/2015/04/kaygi-ve-edebiyat-kayg-belirsizlikten.html

Sayfa : 8