...
Başlık : DÖNGEL DÜNYA, İletişim Yayınları (2019)
Yazar : Aslı Zorba

Sait Faik Hikâye Armağanı’nın 66. sahibi Döngel Dünya kitabıyla Ethem Baran oldu. Jüri ödülün gerekçesini “Sait Faik’in özellikle son yıllarında ağırlık verdiği “doğa”nın şiirsel bir söylemle inşasına ilişkin biçemini, özgün bir dile getirişle yeniden ürettiği gerekçesiyle Ethem Baran’ın, Döngel Dünya adlı eserine oy birliğiyle verilmiştir” sözleriyle açıkladı.  İletişim Yayınları’ndan çıkan kitapta Baran’ın 15 öyküsü yer alıyor. Öykülerinde birçok öğeden beslenen yazar, bir yandan Anadolu kentlerinde sıkışıp kalmış dünyaları anlatırken diğer yandan Ankara sokaklarında dolaşıyor. Güvercinlerin kanat çırpışları; terzilerin makas sesleri sık sık çalınıyor kulağımıza. Kimi zaman kendimizi Yeşilçam’ın içinde bulurken; kimi zaman hayattan umudu kesmişlerin sesine kulak veriyoruz.

Kitaba adını veren öykü Döngel Dünya’da ayrılıkla sonlanmış bir evliliğin ardından anne evine dönen Zekeriya ve geçmiş ile bugün arasına sıkışmış annesi Afiye’nin hikayesi anlatılıyor. Baran, bu öyküde bizlere geçmişin, pişmanlıkların, acıların hüznünü yaşatırken, Zekeriya’nın anılara yaptığı yolculukta karşımıza çıkardığı dayısı ve dayısının hayata tutunduğu dal olan arabasıyla bizlere her şeye rağmen hayat devam ediyor mesajı veriyor. Sade anlatımı ve nostaljik öğeleriyle öykü bizi küçük bir Anadolu kasabasının sokaklarında gezintiye çıkarıyor.

Kitapta yer alan bir diğer öykü Göğün Yenisi, “Her kuş uçtuğu gökyüzünü genişletir, yeniden yaratırdı.” cümlesiyle başlıyor.  Odak noktasında kuşçu Selahattin Ağbi’nin kümesine yeni katılan bir güvercin var.  İstanbullu adı verilen ve herkesin dikkatini çeken bu güvercin bilgeymişçesine tasvir ediliyor. Kuşun havada uçuşu, kanat çırpışları, uçuşu sonrası beliren sessizlik büyüleyici bir havayla anlatılırken birden karşımıza huzursuz bir kişilik Küp Hüseyin çıkıyor. Hırsın ve dürüst olmamanın sonuçlarının ne kadar acı olabileceğini öykünün sonunda görüyoruz.

Alamadım Eyvah isimli öykü ise bir baba oğul ilişkisini ele alıyor. Kendi babasından gördüğü yanlışları düzeltmek yerine oğluna aktarmayı seçen bir baba ve babasına hayatı boyunca ağbi demek zorunda kalan bir oğul var öyküde. Delikanlının en büyük hayali Murat 124’e sahip olabilmek. Kendi hayat gerçeğinden onu uzaklaştıran ve mutlu eden yegâne şey bu araba üzerinden kurduğu hayaller. Hayaline parça parça ulaşma hevesinde olan genç bin bir çabayla bulduğu havalı egzozu babasının arabasına taktırıyor ve ondan sonra başlıyor her şey. Çevre baskısına boyun eğen babası, oğluna indirdiği tokadı ve öykünün sonunda araçtan sökülen egzoza delikanlının sarılıp uyuyuşu insanın midesine bir yumruk gibi iniyor.

Kitabın son öyküsü olan Yamaçta Yağmur Var ise yozlaşmanın en sade anlatısı şeklinde. “Yazmaya hevesli tek bir gencin bile dünyasında küçücük bir iz bırakabilirsem, bu benim için yeterli” diyen bir yazar yıllar sonra doğup büyüdüğü kasabaya gidiyor. Söyleşiye çağrıldığı için gururlu, davetin geç gelmiş olduğunu düşünmesine rağmen mutlu. Kasabayı ve onun betonlaşan sokaklarını görmek onu üzse de büyük bir heyecanla gidiyor söyleşinin yapılacağı liseye. Oradaki gençlere bakarken kendi geçmişinde gezintiye çıkıyor. Lisedeki imza sonrası kendisine daveti bildiren Erdem Hoca kasabada açılan kitabevinden ve kaymakamın özel izni ile orada da düzenlenecek olan söyleşisinden bahsediyor ve kaymakamlığa davetli olduğunu da ekliyor.  Kitabevindeki katılımcı sayısının azlığı yazarı hayal kırıklığına uğratsa da, kasabası adına mutlu oluyor. Davetlisi olduğu kaymakamlığa gitmesi; kaymakamın kibirli üslubu ve davet sonunda yazarın kitabını yazar adına imzalayan Kaymakamın, yazarın kursağına oturan tavrı yamaçta yağan yağmuru görmesini sağlıyor.

Döngel Dünya, etkileyici gözlemleri, sade anlatımı ile ruhumuzun pasını gideren bizi kendi gerçeğimizle yüzleştiren bir kitap. Eski bir gramofondan sakin sakin yükselen; derinlere gizlediğimiz yaralarımızı sızlatan  bir melodi gibi.

Sayfa : 5