...
Başlık : BIÇAK SIRTI ÖYKÜLER (cimcik öyküler)
Yazar : Serdar Koç

ECZANE

Kentin varoşlarında, diyelim ki bir eczane ki farz-ı misal. Önde büyücek bir oda, raflar dolusu ecza.

Arkada küçücük eki ve koca bir ömür ki eski bir sandalyede eczacı bey, kalfasıyla birlikte, fark edilmez yavaşlıkta, usulcana ihtiyarlayıverir.

(Suyu suyla ağartarak, tombulca bir kamburla cebelleşirdi…

Zeyl:

Eczacı eğer kadın olsaydı ihtiyarlamazdı, sanki, usulü münasiple emekli olurdu gibime geliyor.

Dipnot:

“Galat-ı meşhur, lügat-ı fasihten evladır.”

***

DİŞ

Ağartmaydı, amalgamdı, dolguydu, kanaldı, kaplamaydı, implanttı, protezdi, filan, derken…
Dişlerimizle beraber, sonunda gömülüp gideceğiz.

Zeyl;

Altın diş başa bela, mezarda bile rahat bırakmazlar.
(Necib Mahfuz’un yalancısıyım, öyle söylüyor…

Dipnot;

Mezada düşen objelerimiz, bu dünyada bizden uzun kalır.

***

VAROŞ

Göz alabildiğince, bahçe içinde, yemyeşil, seyri sefa bunca gecekondu, hangi ara apartmanlaştı, silme beton, gri bir gökyüzü. Göz alabildiğine.

Zeyl;
(Kadim dostum, görmeyeli nicesin…

Sayfa : 15