...
Başlık : Adivar Krateri - 2
Yazar : Betül İğdeli

 

        Adını Halit koyacağı erkek çocuğu bekleyen Edip Bey, doğan  kızına Halide adını verecektir. Edepli, terbiyeli, edebiyatla ilgilenen kişi anlamına gelen edip sözcüğünü soyadı gibi  kullanan yazar, İnönü’nün soyadı kanunu çıkıp Doktor Adnan ve Halide Edip’e Adıvar soyadını yakıştırmasına kadar Halide Edip adını taşıyacaktır. Tanzimat sonrasında kadının toplumda etkili olması ve özellikle kız çocuklarının yetiştirilmesi konusunda adına yaraşır bir şekilde eğitim çalışmalarını sürdürecektir. Fatma Aliye Hanım ilk kadın romancımızsa da Halide Edip batıdan kopya roman kahramanları yerine yaşayan canlı kahramanlarıyla edebiyatımıza katkı sağlamıştır. Tanpınar, Halide Edip’in, yeni Türk romanını 1908-1920 arasında tek başına temsil ettiğini söylemektedir. Yazarın roman kahramanları genellikle kadındır ve sosyo kültürel sorunlara kadın bakış açısıyla yaklaşmaktadır.
        Handan, Halide Edip’in ilk dönem romanlarını temsil ederken Ateşten Gömlek ikincisi ve Sinekli Bakkal üçüncüsüdür. Heyula’ da anne olamadığından çıldıran Selma ve onu hipnozla tedavi ederken ona aşık olan Şahap ve duyarsız eşi Haşim karakterleri Handan romanının kahramanlarının başlangıcıdırlar. Bu dönemin romanları içinde Halide Edip’in çocukluğu evliliği ve çocuğunu yetiştirmesi gibi otobiyografik unsurlar Raik ‘in Annesi romanında yansılanır. Bu dönem yapıtlarından biri de Seviye Talip’tir.
      Halide Edip, Seviye Talip’ in karşısına Türk Müslüman ve batı kültürüyle donattığı Macide’yi çıkarır. Seviye Talip talihsiz bir evlilik yaparak kendisiyle anlaşamayacağı bir adamla evlenmiş; Cemal’le karşılaşınca aşık olarak boşanmak istediyse de onu bir mal olarak gören Talip boşanmayı reddetmiştir. Evini terk eden Seviye Cemal’le yaşamaya başlamıştır. Evlilik dışı ilişki hoş karşılanmadığından sürekli ev ve semt değiştirmek zorunda kalmışlar, toplum dışına itilmişlerdir.
       Macide ile evlenen, eğitimini İngiltere’de görmüş Fahir, karısını batı kültürüyle donatacaktır. Ancak Seviye ve Cemal’le karşılaşan Fahir, Seviye’ye aşık olarak hepsini mutsuz edecektir. Seviye adı gibi kişilikli bir kadını temsil ederken toplumun kendisine dayattığı kurallara karşı gelmektedir. Bu yüzden Macide ön plana çıkar. Her iki kadın da opera sanatçısı olabilecek yeteneklere sahip olsalar da Macide anne olarak toplumun sürekliliğini sağlamaktadır. Bu roman doğu batı karşıtlığı olarak algılanarak ardından yazılacak romanlarda Macide bir prototip olmuş, Seviye’yi özgürlüğüne düşkün bir kadın olarak yalnız Suat Derviş görmüş ve romanlarındaki kahramanlarına da yansıtmıştır.  
      Handan romanı, teknik olarak mektuplar ve hatıra defteri ve üçüncü kişilerin konuşmalarıyla kahramanı Handan’ın anlatıldığı bir teknikle yazılmıştır. Handan çok kültürlü bir genç kadın olduğu halde mutsuz bir yaşam sürer. Ona ders veren hocası İhtilalci Nazım onunla evlenmek istediğinde; onu, maksat evliliği için evlenmek istediğinden dolayı kadınlık gururunu incittiğinden reddeder. Handan içgüdülerine cevap veren Hüsnü Paşa ile evlenerek Avrupa’da dolaşır. Kocası çapkın biridir, yaşamına pek çok kadın girer ve ancak çaptan düşünce Handan’a dönecektir.
       Handan’ın yakınlarından Neriman, Refik ile evlidir. Refik arkadaşı Nazım’ın intiharı yüzünden Handan’dan nefret etmektedir. Fakat Avrupa’da onu tanıyınca hayran olur. Handan’ın arkadaşlığına gereksinimi vardır. Handan hastalanınca hafıza kaybı yaşar ve o da Refik’e aşık olur. Refik hastalığı geçinceye kadar onunla ilgilenir, ona bakar. Ancak Handan iyileştiğinde kardeşi gibi sevdiği Neriman’ın kocasına aşık olduğunu anlayınca ahlaki değerlerine ters düşen bu duruma dayanamayarak sinir krizi geçirerek ölür. Handan’la aynı yıl yazılan ütopik Yeni Turan romanının kahramanı Kaya, Handan’la zıt kutuptadır. Nazım’ın teklifini reddederek sosyal hayatta rol almak istemeyen Handan’ın aksine Kaya reformist bir roman kahramanıdır. Kaya, ülkeyi değiştirme gücüne sahip bir parti lideri olan Oğuz ile el ele verir. Sevdiği adam yüzünden şantajla karşı karşıya kalır. Oğuz’un kurtulması için aşkını feda ederek muhalefet lideri ile evlenerek evi yerine görevini seçecektir. Yeni Turan romanında adının aksine Turancılık sistemi ile değil de Prens Sabahattin’in adem-i merkeziyetçilik ilkeleriyle yeni Türkiye kurulacaktır. Yeni Turan 1913 yılında sahnelenmiş Halide Edip ve Hamdullah Suphi tarafından Türk Ocağında sahnelenmiştir. Erkek ve kadınların bir arada olduğu kalabalık bir seyirci karşısına Halide Edip, batılı bir kadın gibi sahneye çıkarak şiir okumuş ve piyano çalmıştır.
       Roman kahramanı Kaya, Halide Edip’in romanlarındaki hedeflerini gerçekleştiren ilk kadın kahraman olup daha sonra Tatarcık gibi romanlarında işlenen bir tiptir. Ateşten Gömlek ve Vurun Kahpeye romanların da milli mücadeleyi işlemiştir. Ateşten Gömlek Halide Edip tarafından İngilizceye çevrildiği gibi Hindistan’da da çevirisi yapılmıştır. Ateşten Gömlek’ te Sakarya savaşını anlatırken roman kahramanlarını, savaş ateşinden giyilen çifte gömlekle sarar. Romanda İstanbul’un işgali ve İngiliz subayıyla roman kahramanı Ayşe’nin karşılaşarak konuşması, Anadolu’ya geçiş ve cephe ile ilgili olaylaryazarın kendi yaşamından yansılanmaktadır. Halide Edip’in gözünden cephedekiler anlatılır. Kendi aralarında şakalaşan şoförler ve erler, yaralılar, doktorlar, subaylardan başkomutana kadar herkes eserde yerlerini alır. Yapıttaki insanların yaşadıklarının hissedilmesi ve ilginç ayrıntılar nedeniyle ülke dışında da ilgi duyularak okunmuş ve değerlendirilmiştir. Sakarya savaşında İzmir’i almak üzere ant içenlerin hepsi ve Ayşe ölür. Önceleri Ayşe ile evlenmekten korkan, sonradan aşık olan ve rakibi İhsan’la yarışmak için savaşa katılan Peyami, romanın anlatıcısıdır. Yapıtta Ayşe’nin mektuplarını da görürüz.
       Vurun Kahpeye işgal ordusuyla şahsi çıkarları için işbirliği yapanların fedakâr bir öğretmeni kurban edişlerinin anlatısıdır. Aliye şımartılmış eşraf çocuklarıyla sınıftaki öbür çocuklar arasında eşitlik sağladığı zaman şehirdekilerin bazıları memnun olurken diğerleri bundan hoşlanmazlar. Aliye’ye göz koyan ancak ondan yüz bulamayan Uzun Hüseyin bunlardan biridir. Hacı Fettah da kötülüğünü din kisvesi altında saklamaktadır. Kuvâ-yı Milliye’ den gelen Tosun Beyle Aliye’nin nişanlanması bu şahısları kızdıracak ve düşman kuvvetlerini kasabaya davet edeceklerdir. Türk ordusunun şehre girmeden önce Tosun Bey’in cephaneliği uçurması gerekmektedir. Aliye bu vazifeyi yerine getirmek için Yunan komutanına giderek evinin önündeki muhafızların kaldırılması ve düşmanları olan Uzun Hüseyin ile Hacı Fettah’ın tutuklanmasını ister. Birkaç saat hapis kalmış Hacı Fettah yaptığı konuşmayla onu “bir kahpe “olarak göstererek linç ettirecektir. Yapıt milli eğitimin bozukluğunu gösteren temizlik eksikliği müdürün ahlaksızca konuşmalarına idealist muallimin şahit olmasını da işlemektedir. Halide Edip’in romanlarında genellikle intihar ve ölüm vakalarını görmeyiz. Ancak bu romanda vatana ihanet edenlerin asılmasını, kurtuluşun kendisine vatanı uğruna feda edebilecek iyi insanların varlığıyla olabileceğini vurgulamak içindir.
       Halide Edip’in üçüncü dönemini temsil eden Sinekli Bakkal( The Clown & Daugther -Soytarı ve Kızı) romanı İngiltere' de çıkar. Bu yapıt 1942 yılında CHP roman ödülünü almıştır. Yapıtın adının The shadow Play (gölge oyunu) olması düşünülmüş sonradan adı değiştirilmiştir. Halk kültüründen beslenen yazar Osmanlı İmparatorluğunu temsil eden insanların yaşadığı Sinekli Bakkal sokağını bir karagöz perdesi olarak yansıtmak istemiştir. Değişik kültür ve kesimlerdeki kişiler-zaptiye nazırı, şehzade, ihtilalci, orta oyuncusu, derviş, imam, kabadayı- gibi imparatorluğun çeşitli mensupları zaman zaman başka yerlere gitseler de konak saray cami nezarethaneler gibi sonunda sığındıkları mekan sinekli bakkal sokağıdır.
       Roman kahramanlarının orta oyunundaki karşılıkları Kız Tevfik (Kavuklu), Rabia’nın Annesi Emine (zenne), Cüce Rakım (Kavuklu arkası), Çingen Pembe (köçek), İkbal Hanım (çerkez,) İmam İlhami Efendi (arap), Bayram Ağa (Arnavut bahçıvan), Sabit Ağabey (tulumbacı), Peregrini (frenk) vb gibi. Yazar orta oyunundan aldıklarını birer tip olarak bırakmaz onları kişisel özellikleriyle işlediği canlı karakterler olarak yaratır .”Eserde din, musiki, seyirlik oyunlar, kadın eğitimi (çeşitli tiplerle), para, örfler, Mevlevilik, politika, devlet adamı tipleri, evlilik, modalar, hayatın bütün özelikleri daima doğu-batı sentezi içinde birbirinden farklılıkları da belirtilerek işlenmiştir”.    Halide Edip’in, öykülerinin bazılarını Harap Mabetler (1911) ve Dağa Çıkan Kurt (1922) ölümünden sonra süreli yayınlarda çıkan öykü ve sohbetlerinin bir kısmı da Kubbede Kalan Hoş Seda (1974) kitabında toplanmıştır. Öykülerinde de önceleri kadın sorunları işlenirken zamanla tüm toplumu ilgilendiren konular işlenmiştir. Harap Mabetler ‘de aşk, annelik, hayal kırıklıkları ve mensur şiirler yer alır. Dağa Çıkan Kurt (1922) genişletilmiş ikinci baskısı (1926), mütareke günleri ve kurtuluş savaşında yazdığı gözlemlerini içeren röportaj-öykülerdir. Peyami Safa bizde savaş edebiyatı yokluğundan bahisle bu eksikliği gözlem eksikliğine bağlarken Halide Edip’ten bu konudaki tek örnek olarak bahsedecektir. “Gelip geçmiş Türk muharrirleri içinde, bir kadın fantezisi telakki edilse bile, askerî üniforma giyerek hiç olmazsa müşahit sıfatıyla İstîklâl harbine iştirak etmiş bir tek insan varsa bu kadındır”. Yazar “Duatepe” ve “Kırmızı Tepe” adlı röportaj – öykülerine savaşın getirdiği sorunları canlı tablolar olarak yansıtır.
    Yayın hayatına ilk olarak çeviriyle giren daha sonra ünlü matematikçilerin biyografilerini çevirdiğinde yayın evi ona Sherlock Holmes Hikayeleri’ni ve Hamlet ’i ısmarlar ve çeviriler Halide Salih adıyla yayınlanır. Ayrıca Henri Masse’ın Islam (1938 )adlı Fransızca eserini İngilizce’ye çevirmiştir. William Shakespeare’den Hamlet (Vahit Turan ile (1941),(Nasıl Hoşunuza Giderse Corialanus (1945), Antonius ve Kleopatra (Mina Urgan’la (1949), George Orwell’den Hayvan Çiftliği (1954), Walpole’den Gizli Belde (1928) ve Gibb’den de Osmanlı Şiiri Tarihi adlı yapıtları çevirmiştir. Hindistan seyahatinden sonra Nazım Hikmet’in Taranta Babu’ya Mektuplarını İngilizceye çevirip Bombay Chronicle yayınlatmıştır.
     Kendini modern Türk kadınının temsilcisi olarak gören Halide Edip “bir ışıktım ben” diyerek yapıtlarının kahramanlarını kadınlardan seçerek tüm toplumun eğitilerek aydınlanması görevini üstlenmiştir. Batıda kurtuluş savaşında savaşan kadın, feminist bir yazar ve aktivist olarak da modern Türk kadınının yüzü olmuştur. Halide Edip yapıtlarında yansıladığı sahneleri bizzat yaşamış ya da tanık olmuştur. Savaştaki vahşeti yaşamış olanların duyduğu acıların yinelenmemesi için bu faciaların bilinmesini ve ibret alınmasını istemiştir. Halide Edip yapıtları edebi değerlerinin yanında kurtuluş savaşının destan ve trajedisini yazmak isteyenlere de kaynak olacaktır.

KAYNAKLAR

Devrim Altay , Halide Edip Adıvar,Alter Yayıncılık,Ankara 2010
Onur Caymaz,”Halide Hanım I-3 Aydınlık.com.tr Temmuz-2020
Prof.dr.İnci Enginün, Halide Edip Adıvar Kültür Bakanlığı.1989
Tansu Bele, Halide Edip Adıvar” ilk Dönem YapıtlarI”, Aleya kütüphanesi
İpek Çalışlar, Halide Edip Biypgrafisine Sığmayan Kadın, Everest 2010

 

 

 


 

 

Sayfa : 14